Sayfalar

27 Ekim 2011 Perşembe

İbraname işvereni her koşulda aklar mı

 

Çalışma hayatımızdaki önemli konulardan biri de işverenlerin işten ayrılmalar ve/veya çıkarmalar esnasında işçilerinden aldıkları ibra (aklanma) belgeleridir.

 

İbra Arapça kökenli bir kelime olup hukuk dilinde alacaklının alacak hakkından vazgeçmesi sonucunda borçlunun borcundan kurtulması anlamına gelmektedir. İşçi işvereni ibra ederek onu aklamakta bu durumu kanıtlayan belgeye de ibraname denilmektedir.

 

İşçi işveren ilişkilerinde özellikle de işçilik hakları konusunda husumet oluştuğunda ibraname işverenler bakımından kanıt aracı niteliğinden dolayı son derece önemli bir belge olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

Gerçekten de işçilik haklarının ödendiğinin kanıtı olarak ibraname önemli bir belge olmakla birlikte bu belgenin işvereni gerçekten aklayabilmesi bakımından ibranamenin geçerliliği konusu son derece önem arz etmektedir. Uygulamaya baktığımızda bu konuda eksik ve son derece yanlış bilgilenmelerin olduğunu görüyoruz. Bu konudaki yanlış bilgilerin en yaygın olanı işçinin imzaladığı ibranamenin işvereni koşulsuz olarak her durumda akladığı ve ibraname imzalayan bir işçinin artık herhangi bir hak iddia edemeyeceği düşüncesidir.

 

Böyle bir düşünce elbette ki doğru değildir. Bunun nedenlerini açıklarken önce konuya ibranamenin hukuksal niteliği yönünden bakalım daha sonra da ibranameyi geçersiz kılabilecek diğer konulara değinelim.

 

İbraname aslında gerek Borçlar hukukumuzda gerekse İş hukukumuzda yer alan bir olgu değildir. Buna karşın; “Türk Borçlar Hukuku alanında ibra kurumu, borcu sona erdiren bir hukuki işlem olarak gerek öğretide, gerek mahkeme kararlarında kabul edilmektedir. (Turanboy s.55) Bu kurumun hukuki mahiyetinin bir sözleşme niteliği taşıyıp taşımadığı İsviçre Borçlar Kanununun 115.maddesinin yorumu ile mümkündür. Gerek Almanca gerek Fransızca, gerek İtalyanca metinlerinin yorumundan, ibranın bir sözleşme niteliği taşıdığı açıkça anlaşılmaktadır. Her üç dilde kullanılan ibareler “anlaşma yoluyla kaldırma” olarak Türkçe ’ye çevrilebilir (Turanboy,s.55 )( Çil Şahin İş Hukukunda ibra sözleşmesi s.9 Legal Yayıncılık İstanbul 2006)

 

Yaptığımız alıntıda da görülebileceği üzere kaynağını İsviçre Borçlar Hukukundan alan bu olgu aslında hukuki anlamda borcu anlaşma yoluyla ortadan kaldırma manası taşımaktadır. Yani borç mutlak suretle borçlunun alacaklıya borcunu ödemesi (ifa) şeklinde sona ermemekte, alacaklı çeşitli nedenlerle alacağından feragat ederek borçluyu ibra edebilmekte, aklayabilmektedir. Bu konuyu somutlaştıracak bir diğer örnekte şu alıntımız olabilir;

 

“Gerek öğretide ve gerekse uygulamada ibranamenin varlığı bir borcun tam ya da kısmen ifa edilmeden sona ermesini sağlayan özel bir sukut nedeni olarak kabul edilmektedir”.( Y.HGK.17.12.2003 T.2003/9-760 E. 2003/760 K.)

 

İbraname ile ilgili bu açıklamalardan sonra dilerseniz şimdide konuyu İş hukuku çerçevesinde inceleyelim.

 

Belirtmeliyiz ki İbra belgeleri yargısal çekişmelere konu olduğunda yukarıda da belirttiğimiz ibranamenin hukuksal niteliğinden doğan sebeplerden dolayı Yargının temkinli yaklaştığı belgelerdir.

 

Her şeyden önce Yargı işçinin emeği ile geçinen bir kişi olması itibarı ile işvereni ortada bir sebep yokken yani borç ifa edilmeden ibra etmesini normal bir durum olarak kabul etmemektedir.

 

“İşçi, emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir.”( Y.9.H.D. E. 2008/37372 K. 2010/31566 T. 04.11.2010)

 

O halde işçilik haklarına ilişkin çekişmelerde ibranameye yargıca sınırlı ölçüde değer verildiğinden kolaylıkla söz edebiliriz. Bunu aynı Yargıtay kararında açıkça görmekteyiz. Yüksek mahkeme borcun sona erme nedenini ifa yani ödeme olarak ele almak gerektiğini belirtmektedir.

 

“İş Hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmalı ve borcun asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmalıdır. Borcun sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine İş Hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmelidir.”

 

İş hukukunda yer alan ibranamenin dar yorumlanması ilkesinin sebepleri sadece ibranamenin hukuksal niteliği ile ilgili değil aynı zamanda uygulamada karşılaşılan sorunlarla da ilgilidir. Şimdi bu konudaki görüşlerle konumuzu sürdürelim.

 

“İş Hukukunda işçi lehine yorum geniş bir şekilde uygulama alanı bulmaktadır. İşveren karşısında işe ihtiyacı olan işçi, korunmaya muhtaçtır.

 

İşsizliğin yüksek oranda olduğu ülkemizde yeniden iş bulmanın güçlüğünü dikkate alan ve geçinmesi için çalışması gereken bir işçi, işe girerken imzalı boş kâğıt verebilmekte ya da matbu bir ibra belgesi imzalamayı göze almaktadır. Yine hizmet akdinin devamı sırasında işverence bu tür belgelerin imzalatılması söz konusu olabilmektedir. Hatta akdin feshinden sonra hak kazanabileceği miktarların çok altında ödemelere rağmen ihtiyacı olan paraya bir an önce kavuşabilmek için bakiye haklarından vazgeçtiğine dair belge düzenlemesi de uygulamada sıkça karşımıza çıkmaktadır.

 

İbranın hakkı ortadan kaldıran bir belge oluşu, geçerliliği konusunda dar bir yoruma tabi tutulması sonucunu ortaya çıkarmıştır. Öğretide bir tür yorum tarzı benimsenmiş, ibranamenin genel bir anlatım içermesi halinde ibranın söz konusu olmayacağı, vazgeçilen alacakların açık ve kesin olarak belirlenmesi gerektiği kabul edilmektedir.”( Çil Şahin İş Hukukunda ibra sözleşmesi s.30 Legal Yayıncılık İstanbul 2006)

 

Görülebileceği gibi Yargının ibra belgesine temkinli yaklaşması ve ibranameleri dar yorumlanması gereken belgeler olarak görmesi aynı zamanda İş Hukukunun işçiyi koruma ilkesinden ve uygulamada karşılaşılan olumsuzluklardan kaynaklanmaktadır.

 

Bu açıklamalarımızdan sonra şimdi de dilerseniz ibranameyi kısmen ve/veya tamamen geçersiz kılabilecek koşullar üzerinde duralım.

 

Ehliyet şartı:

 

İbranamenin geçerli olabilmesi bakımından öncelikli koşul taraflarda ehliyet şartıdır. İbraname medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olanlarla yapılabilir. Örneğin akli melekeleri yerinde olmayan veya yaşça reşit olmayan biriyle yapılan ibra sözleşmesi geçersizdir.

 

İbraname reşit bulunmayan davacı tarafından imza ve tevdi edilmiştir. İbraname verilmesine kanuni temsilcisinin rızası bulunduğu iddia ve ispat olunmamıştır. Şu duruma göre M.K.nun madde 16’ya göre ibranamenin ehliyet yönünden geçerli sayılması mümkün değildir.( Y.9.H.D. E. 1968/9122 K. 1968/1471 T. 25.11.1968)

 

İrade fesadı:

 

İrade fesadı Hukuk dilinde hata, hile ya da korkutma sebepleriyle iradenin ortaya çıkmasında veya oluşmasında sakatlık meydana gelmesi durumlarını ifade eder.

 

İşte işçiden ibra belgesinin iradesinin fesata uğratılarak yani kandırılmak suretiyle, ya da hatası sonucunda veya tehdit ile alınması koşulunda bu ibranamenin bir geçerliliği olmayacaktır.

 

“İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın ya da üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesine değer verilemez.”( Y.9.H.D. E. 2008/37372 K. 2010/31566 T. 04.11.2010)

 

İbranamenin miktar içermemesi:

 

Yargıtay format şeklinde ve tüm hakların alındığına dair ödeme miktarlarını ve dökümleri içermeyen ibranameleri geçerli saymamaktadır. Bu nedenle ibranamelerde işçiye yapılan ödemelerin miktarlarının tek, tek (kalem, kalem) gösterilmesi veya ibranamenin ekinde ödemelere ilişkin makbuzların bulunması geçerlilik bakımından önem arz etmektedir.

 

“Son olarak miktar içermeyen ibra sözleşmelerinin borcu sona erdiren etkisi üzerinde durulmalıdır. Yargıtay, tacirler arasındaki düzenlenen ibra sözleşmesinin açık ve kesin olması yanında hangi borçla ilgili olduğunun belirlenmesi gerektiğini kabul etmekle birlikte, miktar içermemesini geçersizlik nedeni olarak saymamıştır (Yargıtay H.G.K.28.4.2004 gün 2004/ 15-105 E, 2004/230 K.). Ancak İş Hukukunda sorununun benzer şekilde çözümü mümkün olmaz. Geçimini emeği ile sağlayan bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmeyeceği varsayımından yola çıkıldığında, miktar içermeyen ibranameye değer verilmesi doğru olmaz. İş Hukukunda işçi lehine yorum ilkesi de bunu gerektirir.”( Y.9.H D. E. 2007/13059 K. 2007/5588 T. 21.03.2008)

 

Kısmi ödemenin makbuz niteliğinde olması:

 

Miktar belirtilen ibranamelerde borcun tamamen ödenmiş olması koşulunda ibraname geçerli olmakla birlikte bir kısmi ödeme söz konusu ise ibranamenin makbuz niteliğinde olduğu kabul edilmekte ve ibraname geçersiz sayılmaktadır.

 

“Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz etkisinde olduğu kabul edilmektedir.”( Y.9.H D. E. 2007/13059 K. 2007/5588 T. 21.03.2008 )

 

İbranamede çekince (İhtirazi kayıt) bulunması:

 

İşçi tarafından tüm haklarını almadığı düşüncesi ile ibranameye çekince konularak imzalanmış ibranameler geçerli değildir.

 

“Davacının imzasını taşıyan 08.02.2002 tarihli ibranamede davaya konu hakların ödendiği belirtilse de davacı işçi “dava ve itirazlarım saklı kalmak kaydıyla” sözcüklerini eklemek suretiyle ibranameyi imzalamıştır. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre ihtirazi kayıtla imzalanan ibranamenin borcu sona erdirdiğinden söz edilemez".( Y.9.H D. E. 2005/24106 K. 2005/37492 )

 

İş sözleşmesi sona ermeden düzenlenen ibranameler:

 

İşçiden işe girerken veya iş ilişkisi devam ederken alınan ibranamelerin dürüstlük kuralına aykırı ve herhangi bir geçerliliği olmayan ibranameler olduğu açıktır.

 

İş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir, işçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır. (Y.9.H.D. E. 2008/37372 K. 2010/31566 T. 04.11.2010)

 

Sonuç itibarı ile ibranameler usulüne uygun olarak düzenlendiğinde elbette ki geçerli ve işvereni aklayan belgeler olmakla birlikte ibranamenin her koşulda işvereni aklamayacağı gerçeği de yukarıda belirttiğimiz hususlar çerçevesinde dikkate alınmalıdır.

 

 

Hüseyin İrfan FIRAT

Personel ve İnsan kaynakları Yönetimi Danışmanı

hifirat@insangucu.com.tr

 

 

SGK'dan yeni doğan çocuk uygulaması / Aktivasyon kalktı.

Artık babalar, yeni doğan çocukları için SGK önünde kuyruğa girmeyecek...

İlk kez sigortalı olanlar ile çalışanların yeni doğan çocuklarının kayıtları artık otomatik yapılacak. SGK önündeki kuyruk çilesi bitecek.

İlk kez sigortalı olanlarla yeni doğan çocukların sağlık hizmetinden yararlanması için gereken aktivasyon şartı kaldırılıyor.

Bu durumdaki kişilerin sigortalılığının aktif hale gelmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) müdürlüklerine gidip sıra beklemeye gerek kalmayacak.

SGK; sağlık hizmeti aktivasyonunu tüm yeni işe girenler ile yeni doğanlar için otomatik yapacak. Mevcut uygulama sebebiyle babalar,

yeni doğan çocuğunu ve eşini hastanede bırakıp SGK'nın yolunu tutmak zorunda kalıyordu.

Son yıllarda SSK ve Bağ-Kur'lu-ların sağlık hizmetlerinden daha kolay yararlanabilmesi için ciddi adımlar atıldı.

Sağlık karnesi uygulamasına son verilirken, hastane ve eczanelerden yararlanmak için TC kimlik numarası yeterli hale getirildi.

Ancak ilk kez sigortalı olanlar ile çalışanların yeni doğan çocuklarının sağlık hizmeti alabilmesi için SGK il müdürlüklerinden aktivasyon yaptırılması gerekiyor.

Çoğunlukla bu durumu bilmeyen çalışanlar, özellikle yeni doğan çocuklarını hastaneye götürdüklerinde hizmet alamıyor.

 Bu mağduriyeti dikkate alan SGK, yeni bir uygulamaya hazırlanıyor. Zaman'ın edindiği bilgilere göre, kurum önümüzdeki günlerde

 il müdürlüklerine başvurarak aktivasyon yaptırılması işlemine son verecek. Bunun yerine aktivasyonlar tüm yeni işe girenler ile

yeni doğanlar için otomatik gerçekleştirilecek.

Sistem tarafından otomatik olarak yapılacak aktivasyon işlemleri, işçi, esnaf ve memur olarak çalışan herkes için geçerli olacak.

Böylece yeni işe girenler ya da yeni baba olan kişiler, il müdürlüklerine gitmek durumunda kalmayacak.

Zaman'a bilgi veren bir SGK yetkilisi, "Aktivasyon işlemlerinin sistem üzerinden doğrudan yapılabilmesi için uzun süredir çalışıyoruz.

Kısa süre içerisinde bu konuyla ilgili kamuoyuna duyuru yapacağız. Bunun ardından bütün sigortalılarımız, aktivasyon engeline takılmadan

bütün hastanelerden sağlık hizmeti alabilecek. Kimse il müdürlüklerine gelmek zorunda kalmayacak. Aynı zamanda il ve merkez müdürlüklerinin

de iş yükü azalacak." açıklamasını yaptı.

Sağlık karnesi uygulamasına son verilmesine rağmen aktivasyon şartı, hem SGK il müdürlüklerinin iş yükünü artırıyor hem de vatandaş için

ek prosedür anlamına geliyor. Bu kişilerin, özellikle yeni işe girdiği dikkate alındığında mesai saatlerinde izin alıp SGK'ya gitmesi, işverenle

karşı karşıya gelmelerine yol açıyor. Aktivasyon yaptırmayanlar ise hastalık durumunda sağlık hizmeti alamıyor. Aktivasyon uygulamasından

en çok etkilenen bir başka grup da yeni baba olan çalışanlar.

Baba olmanın telaşını yaşayan bu kişilerin, bir yandan da SGK'ya gidip aktivasyon yaptırmaları gerekiyor.

Bu durumdan habersiz olan pek çok çalışan, çocuğunu hastaneye ilk götürdüğünde aktivasyon şoku yaşıyor.

Kimi zaman il müdürlüklerinde kuyruk beklemek durumunda kalan sigortalılar, ancak aktivasyon işlemini yaptırdıktan

sonra hastaneden hizmet alabiliyor.


Kaynak: Bugün Gazetesi

Ayrıca SKG Antalya İl Müdürlüğü aktivasyon işleminin kaldırıldığını 26.10.2011 tarihinden itibaren Aktivasyon

 yaptırmaya gerek olmadığını bildirmiştir.

 

24 Ekim 2011 Pazartesi

İŞÇİNİN TÜM TAZMİNATLARI BANKA HESABINA YATACAK

AB uyum yasaları çerçevesinde Türk Borçlar Kanunu 12.01.2011 tarih  6101 sayılı yasa ile meclisten geçerek onaylanmıştır. Bu yasanın  onanmasıyla 22.04.1926 tarihli 818 sayılı yasa 30.06.2012 tarihinde  yürürlükten kalkacak ve 01.07.2012 tarihinde yepyeni bir Borçlar Kanunu  yürürlüğe girecektir. Peki, yeni yasadaki önemli değişikliklerden biri de  ibra kavramıdır. İşçi lehine olan düzenleme şu şekildedir.

“Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza  koşulu geçersizdir.

Ø       İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesi  yazılı olması,

 

Ø       İbra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden  başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması,

 

Ø       İbra konusu  alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak  tutarına nazaran noksansız ve BANKA ARACILIĞIYLA yapılması şarttır.

 

Ø       Bu  unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri ve ibraname kesin olarak  hükümsüzdür.

“Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra  sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri,  içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi,  ödemelerin banka aracılığı ile yapılmış olması zorunludur.

“Yukarıdaki hükümlere destekten yoksun kalanlar ve işçinin  diğer yakınlarının isteyecekleri dahil, hizmet sözleşmesinden doğan  bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.

01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan Borçlar Kanunu, işçi tazminatları konusunda yeni bir uygulama getirerek tüm  işçi alacakları ile iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat  davalarındaki tazminatlar için BANKA ARACILIĞIYLA ÖDEME şartı getirmiştir.  Böylece işveren, psikolojik baskı yoluyla işçiye imzalattırdığı tüm  ödeme belgeleri ve ibranameler geçersiz hale gelecektir. Yeni Kanun da  işçi lehine getirilmiş önemli maddelerden biridir.

21 Ekim 2011 Cuma

Sigortalı işe giriş bildiriminde özellik arz eden üç durum

Sigortalı işe giriş bildiriminde özellik arz eden üç durum


I- GİRİŞ

506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın özellikle işveren uygulamaları boyutunda sıkça soru ve tereddüt yaratan usul işlemleri ile karşılaşılmaktadır. Bunlardan birisi de sigortalı işe giriş işlemleri ile ilgili özellikli durumlardır. İşverenlerin işe başlattıkları veya başlatacakları sigortalıları hangi sürede ve ne şekilde Kurum’a bildirecekleri 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın değişik 9. maddesinde açığa kavuşturulmuştur. Bununla birlikte, ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyeri dosyasından alt işverenin bildirimde bulunması durumunda işe girişlerin hangi sürede yapılacağı, Pazar ve Pazartesi günü işe başlayan sigortalıların bildiriminin hangi sürede yapılacağı, işyerinin başka ildeki veya aynı ilde birden fazla sigorta müdürlüğü bulunan illerde başka sigorta müdürlüğü yetki alanına giren bir adrese taşınması durumunda yeniden sigortalı işe giriş bildirimi gerekip gerekmediği ve süresi hususları özellik arz eden ve açıklığa kavuşturulmayı bekleyen üç konu başlığı durumundadır.

II- SİGORTALI İŞE GİRİŞ BİLDİRİMİNDE ÖZELLİK ARZEDEN DURUMLAR

A- YENİ AÇILAN İŞYERİ DOSYASINDAN ALT İŞVERENİN BİLDİRİMDE BULUNMASI DURUMUNDA İŞE GİRİŞLERİN HANGİ SÜREDE YAPILACAĞI

İşverenlerin ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde yani ilk defa sigortalı çalıştırılmaya başlanılan işyerlerinde ilk işe başlatılan sigortalıları (işyeri bildirgesinde “sigortalı sayısının” sorulduğu kısımda belirtilen sayıdaki sigortalılar) işe başlatıldıkları tarihten itibaren en geç bir ay içinde örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgesiyle doğrudan Kurum ünitesine bildirme veya taahhütlü, iadeli taahhütlü posta ya da Acele Posta Servisi (APS) aracılığı ile işe giriş bildirgelerini Kurum’a gönderme yükümlülüğü bulunmaktadır (1).

Asıl işverenin işyeri bildirgesinde işe başlatılacağını belirttiği sigortalıların bir kısmını kendisi bildirip bu sayıdan geriye kalan sigortalıları da asıl işverenden iş alan aracının (alt işverenin) bildirmeyi öngörmesi durumunda, alt işverenin getirdiği sigortalılar için bu bir aylık bildirim süresinin aynen geçerli olup olmadığı tereddütlü konulardandır. Asıl işverenin işyeri bildirgesinde işe başlatılacağını belirttiği sigortalıların bir kısmını kendisi bildirip bu sayıdan geriye kalan sigortalıları da asıl işverenden iş alan aracının (alt işverenin) bildirmeyi öngörmesi durumunda, alt işverenin getirdiği sigortalıların işe başladıkları tarihten başlamak üzere bir ay içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kurum’un ilgili ünitesine bildirmesi gerekmektedir. Ancak asıl işverenin işyeri bildirgesinde işe başlatılacağını belirttiği sayıdaki sigortalıların tamamının bildirilmiş olması durumunda artık alt işveren tarafından çalıştırılacak sigortalıların işe giriş bildirgesi verme süresi, sigortalı çalıştırılmaya başlanılan tarihten bir gün öncesi olacaktır. Bu halde aracı tarafından işe alınacak sigortalıların da çalıştırılmaya başlanılacak tarihten bir gün önce sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kurum’un ilgili ünitesine bildirmesi gerekecektir.

B- PAZAR VE PAZERTESİ GÜNÜ İŞE BAŞLAYAN SİGORTALILARIN BİLDİRİM SÜRESİNİN NASIL BELİRLENECEĞİ

506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın 9. maddesinde 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Yasa ile yapılan ve 08.09.1999 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucunda işverenlere çalıştıracakları kimseleri en geç işe başlatmadan önce örneği Kurum tarafından hazırlanacak işe giriş bildirgesiyle doğrudan Kurum ünitesine bildirme veya normal, taahhütlü, iadeli taahhütlü posta ya da Acele Posta Servisi (APS) aracılığı ile gönderme yükümlülüğü getirilmiştir.

Sigortalı işe giriş bildirgesinin Kurum’a verilme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması durumunda, bildirge verme süresi tatili izleyen ilk iş günü sona ermiş sayılmaktadır. Bu nedenle Pazar ve Pazartesi günleri işe başlayan sigortalının işe giriş bildirgesinin Pazartesi günü itibariyle Kurum’a verilmesi mümkün bulunmaktadır (2).

Pazar veya Pazartesi günleri işe başlatılan sigortalıların daha önceden sigorta sicil numaralarının olması durumunda işe giriş bildirgeleri Internet ortamında da Kurum’a verilebildiğinden, internet ortamında da tatil söz konusu olmadığından artık Pazar ve Pazartesi günü işe girilip girilmediğinin önemi kalmadığı düşünülebilir. Ancak, sigortalı tekrar işe giriş bildirgelerinin internet ortamında alınması, işverenlerin isteğine bırakıldığından, (3) Pazar ve Pazartesi günleri işe başlayan sigortalının işe giriş bildirgesinin Pazartesi günü itibariyle Kurum’a verilmesi halen mümkün bulunmaktadır.

C- İŞYERİNİN BAŞKA İLE VEYA AYNI İL İÇİNDE BAŞKA SİGORTA MÜDÜRLÜĞÜ YETKİ ALANINA GİREN ADRESE TAŞINMASI DURUMUNDA SİGORTALI İŞE GİRİŞ İŞLEMLERİ

1- Genel Bilgiler

506 sayılı Yasa’nın 8. maddesinde değişiklik yapan 4958 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 06.08.2003 tarihinden itibaren işyerinin, başka bir ile veya aynı il sınırları içinde fakat başka bir sigorta müdürlüğünün yetki alanına girecek bir adrese nakline karar verilmesi durumunda öncelikle en geç işyerinin yeni adrese fiilen nakledildiği gün yeni adresi çevresine alan sigorta müdürlüğüne işyeri bildirgesi verilmesi, işyerinin eski adresini çevresine alan sigorta müdürlüğüne ise nakil tarihinden başlanarak bir aylık süre içinde nakil konusunda yazılı bildirge verilme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülük Sosyal Sigortalar Kurumu Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin (4) 11. maddesinde “işyeri nakli” başlığı altında; “İşyerinin faaliyette bulunduğu adresten; başka bir ildeki veya aynı ilde diğer bir ünitenin görev alanına giren adrese nakil edilmesi halinde, işverence işyerinin nakil edildiği yerin çevresine alan Üniteye en geç nakil tarihinde yeniden İşyeri Bildirgesi verilir. Boşaltılan işyeri ise bir ay içinde yazılı olarak ilgili üniteye bildirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

2- Yeni Adrese Taşınan İşyeri Sigortalılarının Bildirimi

Bir işyerinin faaliyette bulunduğu ilden başka bir ile taşınması (nakli) ya da mevcut adresinden ayrılarak aynı il içinde fakat başka bir sigorta müdürlüğünün görev alanına giren bir adrese taşınması halinde, eski adresteki işyeri ile yeni adrese taşınan işyeri aynı işverene ait olmakla ve de sigortalıların iş akdi sona ermemesine rağmen her sigortalı için yeni adreste açılan işyeri dosyası üzerinden yeniden işe giriş bildirgesi verilmesi zorunludur. Bu zorunluluğun nedeni, yeni adrese taşınan işyeri için yeni bir işyeri sicil numarası verilmiş olması ve sigortalı tescil işleminin işyeri sicil numarası baz alınarak yapılabilmesidir. Öte yandan, naklen ve hizmet akdi ilişkisi sona ermeden aynı işverenin Kurum’un aynı ya da başka sigorta il/sigorta müdürlüğünce tescil edilmiş diğer işyerinde çalışan sigortalıların yeni adresteki işyeri sicil numarası üzerinden yeniden işe giriş bildirgeleri internet üzerinden de verilebilmektedir.

Ancak, bir işyerinin faaliyette bulunduğu ilden başka bir ile taşınması (nakli) ya da mevcut adresinden ayrılarak aynı il içinde fakat başka bir sigorta müdürlüğünün görev alanına giren bir adrese taşınması durumunda, mevcut sigortalıların 506 sayılı Yasa’nın 9. maddesine uygun biçimde zaten sigortalı işe giriş bildirgesi verilerek tescil işlemi yapılmış olduğundan, ayrıca sigortalıların iş akdi kesintiye uğramaksızın yeni adresteki işyerinde işe devem ettiklerinden, işverenin bu sigortalılara ait işe giriş bildirgesini yasal sürede vermemesi nedeniyle idari para cezası uygulanamayacaktır (5).

3- Sosyal Güvenlik Reformunda Konunun Düzenleniş Biçimi

01.01.2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası (6) ile işyerinin aynı il sınırları içinde Kurum’un diğer bir ünitesinin görev alanına giren bir adrese nakledilmesi hali ile işyerinin başka bir ildeki adrese nakledilmesi hali birbirinden ayrı konular olarak öngörülmüştür. İşyerinin başka bir ildeki adrese nakledilmesi durumunda, yeni adrese taşınan işyeri için yeniden işyeri (dolayısıyla da sigortalı) tescil yükümlülüğü getirilmiştir. Bu durum mevcut Yasal düzenleme ve uygulamaya da paraleldir. Diğer taraftan işyerinin aynı il sınırları içinde Kurum’un diğer bir ünitesinin görev alanına giren bir adrese nakledilmesi halinde, mevcut Yasal düzenleme ve uygulamaya paralel olmayan yeni durum öngörülmüştür. Bu durumda adres değişikliğinin yazı ile bildirilmesi yeterli görülmüş olup yeni işyeri tescili yükümlülüğü getirilmemiştir. Bu düzenleme Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın 11. maddesinde, “İşyerinin faaliyette bulunduğu adresten başka bir ildeki adrese nakledilmesi…halinde, işyerinin nakledildiği….tarihi takip eden on gün içinde…işyeri bildirgesini Kurum’a vermekle yükümlüdür. İşyerinin aynı il sınırları içinde Kurum’un diğer bir ünitesinin görev alanına giren başka bir adrese nakledilmesi halinde, adres değişikliğinin yazı ile bildirilmesi yeterlidir. Bu işlerde çalışan sigortalıların, sigorta hak ve yükümlülükleri devam eder.” biçiminde ifadesini bulmuştur.

III- SONUÇ

Sosyal güvenlik reformu rüzgarı yakalanmışken, emeklilik ve sigortalı haklarının yer aldığı Yasalardan ayrı ve bağımsız bir “Sosyal Sigorta İşveren İşlemleri Usul Yasası” bağlamında bir yasaya hayat verilmesi, özellikle işveren uygulamaları boyutunda sıkça soru ve tereddüt yaratan usul işlemlerini en aza indirecektir. Diğer türlü her yeni Yasal düzenleme, sorunlar ve tereddütler yumağına bir yeni ilmek eklemek gibi olacaktır.


Murat GÖKTAŞ
Sigorta Müfettişi

Tarih: 26/10/2006

KAYNAKLAR

[1] Örneğin; yeni tescil edilecek işyeri için işyeri bildirgesinde on sekiz sigortalının çalıştırılacağı belirtilmişse, işyerinin açılış tarihinde işyerinde çalıştırılmaya başlanan on sekiz sigortalının en geç bir ay içerisinde Kuruma bildirilmesi gerekmektedir. Ancak, işyerinin açıldığı(sigortalı çalışmaya başladığı) günü takip eden günlerde çalıştırılmaya başlanacak sigortalıların, işyerinde çalışmaya başlatılmadan Kuruma bildirilmesi gerekmektedir (Bkz. Bekir GEÇER-Cahit EVCİL, Sosyal Sigorta İşlemleri İşveren Rehberi, Yaklaşım Yayınları, s. 216).

[2] SSK’nın 22.09.1999 tarihli Genel Yazısı.

(3) SSK Yönetim Kurulu’nun 26.05.2005 tarih ve IX/515 sayılı Kararı’ndan hareketle SSK Başkanlığı’nın 12-145 ek sayılı Genelgesi.

(4) Anılan Yönetmelik 16.01.2004 tarih ve 25348 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(5) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.05.1984 tarihli Kararı’ndan hareketle SSK Tahsisler Dairesi Başkanlığı’nın 18.10.1993 tarih ve 753879 sayılı görüş yazısı, ayrıca SSK’nın 25.03.1998 tarihli ve de 16.06.2001 tarihli Genel Yazıları bu hususu net olarak ortaya koymuştur.

(6) 16.06.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

İşe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin verilme süresi son gününün tatile rastlaması hali

İşe  giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin verilme süresi son gününün tatile rastlaması hali

GİRİŞ

Sözkonusu bildirgelerin verilmesi gereken sürenin son gününün hafta tatiline ya da ulusal bayram ve genel tatil gününe rastlaması halinde sözkonusu bildirgelerin “cezasız” olarak verilebilmesi için neye dikkat edilmeli?

Soruyu başka şekilde de sormamız mümkün: İşe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin SGK’ye verilmesi gereken son günün hafta tatiline ya da ulusal bayram ve genel tatil gününe rastlaması halinde, bildirgeler takip eden ilk iş gününde verilirse yine de idari para cezası uygulanır mı?

Konu, 01.08.2009 tarihinden itibaren daha da bir önem kazanmıştır. Zira bu tarihten itibaren 4/a statüsündeki sigortalılara ait işten ayrılış bildirgelerinin süresinde verilmemesi halinde de idari para cezası uygulaması başlamıştır.

Öte yandan, halihazırda SGK bilgisayar programları tatilleri görmemekte ve süreye dikkat etmeden verilen belgelere sistem idari para cezası kesmektedir. Buna bağlı olarak, yapılan itirazları Kurumun kimi üniteleri kabul edip cezaları kaldırırken kimileri itirazları kabul etmemektedir.

Yazımızda, özellikle 4/a statüsünde sigortalıların bildirimi üzerinde durulmuş, konu genel hukuk kuralları açısından değerlendirilerek SGK’ye verilen belgelerden aylık prim ve hizmet belgesi açısından bulunan çözüme paralel bir çözüm önerilmiştir.

I-AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİN VERİLME SÜRESİ

5510 sayılı Kanunun 86.maddesi birinci fıkrasında işveren, bir ay içinde 4 üncü ve 5 inci maddeye tâbi çalıştırdığı sigortalıların ve sosyal güvenlik destek primine tâbi sigortalıların; ad ve soyadlarını, T.C. kimlik numaralarını, prime esas kazançlarını, prim ödeme gün sayıları ile prim tutarlarını gösteren ve örneği Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenen asıl veya ek aylık prim ve hizmet belgesini, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındakiler için en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar, diğer sigortalılar(4/a) için ise ait olduğu ayı takip eden ayda Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma vermekle veya sigortalı çalıştırmadığı takdirde, bu hususu sigortalı çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren, onbeş gün içinde Kuruma bildirmekle yükümlü tutulmuştur.

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 109.maddesi birinci fıkrasına göre ise işverenler, aylık prim ve hizmet belgelerini Kurumca çıkarılacak tebliğde belirtilen süre içinde Kuruma vereceklerdir.

Aylık Prim Ve Hizmet Belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna Verilmesine Ve Primlerin Ödenme Sürelerine Dair Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğ’in “Aylık prim ve hizmet belgelerinin Kuruma verilme şekli ve süresi” başlıklı (2.2.1) maddesinde,

5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanları çalıştıran;

  • Özel nitelikteki işyeri işverenleri, cari aya ilişkin olarak düzenleyecekleri asıl, ek veya iptal nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerini, en geç belgenin ilişkin olduğu ayı izleyen ayın 23’ünde,
  • Resmi nitelikteki işyeri işverenleri ise, cari aya ilişkin olarak düzenleyecekleri asıl, ek veya iptal nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerini, en geç belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen takvim ayının 7’sinde,

saat 23.59’a kadar e-Sigorta kanalıyla Kuruma göndermek zorundadırlar. Belgenin gönderilmesi gereken sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde, aylık prim ve hizmet belgesi, son günü izleyen ilk iş günü saat 23:59’a kadar, Kuruma, e-Sigorta kanalıyla gönderilebilecektir.

Görüldüğü üzere aylık prim ve hizmet belgeleri açısından sorun ikincil mevzuatta çözüme kavuşturulmuştur.

II-SİGORTALI İŞE GİRİŞ VE İŞTEN AYRILIŞ BİLDİRGELERİ

4/a statüsündeki sigortalıların hem işe başlamalarının hem de işten ayrılışlarının Kanunda belirtilen sürelerde e-sigorta kanalı ile Kuruma gönderilmesi gerekmektedir. Aksi halde Kanunun 102.maddesi uyarınca her bir sigortalıdan dolayı en az bir asgari ücret olmak üzere idari para cezası uygulanmaktadır.

Ancak, bu bildirgelerin SGK’ye verilmesi gereken son günün hafta tatiline ya da ulusal bayram ve genel tatil gününe rastlaması halinde nasıl bir işlem yapılacağına ne Kanunda ne de ikincil mevzuatta(Yönetmelik, Tebliğ ve Genelgede) düzenlenmemiştir.

Belirtelim ki, bu başlık altında sözkonusu bildirgelerin verilme süreleri, istisnalar vb. üzerinde de durulmayacaktır. Ancak şunu söyleyelim ki bu bildirgelerin de istisnasız e-sigorta kanalı ile Kuruma gönderilmesi gerekmektedir.

Baştaki sorumuzu tekrarlarsak; sigortalı işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin SGK’ye verilmesi gereken son günün hafta tatiline yada ulusal bayram ve genel tatil gününe rastlaması halinde, aylık prim ve hizmet belgesinde olduğu gibi, bildirgeler de takip eden ilk iş gününde verilirse yine de idari para cezası uygulanır mı?

Mevcut durumda, sistem para cezası üretiyor, ancak bize göre bu durum önemli bir eksiklik ve hukuka uygun değil. Uygulamanın aynen aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi sırasında olduğu gibi olması gerekmekte. Esasen genel hukuk uygulaması da bu yöndedir.

 

III- ÖRNEKLER VE ÇÖZÜM

III .1-Genel Hukukta Sorunun Çözümü

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 162 ve Borçlar Kanununun 77. maddeleri gereğince kanunen tatil olarak kabul edilen bir güne tesadüf eden vade, kendiliğinden bugünü takip eden ve tatil olmayan ilk güne geçer. Buna göre, aylık prim ve hizmet belgesi gibi sözkonusu bildirgelerin de gönderilmesi gereken sürenin son gününün tatile rastlaması durumunda, bunların e-Sigorta kanalı ile gönderilmesi gereken süre, tatili takip eden ilk iş gününün saat 23:59’una kadar sona ermelidir. Bu zaman süreci içinde gönderilmiş bildirgeler ise yasal sürede gönderilmiş kabul edilmelidir.

III .2- Örnekler

Yukarıdaki çözüme uygun birkaç örneğe aşağıda yer verilmiştir. Örneğin;

  • 30.10.2010 tarihinde işe başlayacak olan sigortalıya ait işe giriş bildirgesinin verilmesi gereken son günü 29.10.2010 tarihi olduğundan ve bu tarihte ulusal bayram/resmi tatil olduğundan, 30.10.2010 Cumartesi, 31.10.2010’da Pazar olduğundan takip eden ilk iş günü olan 01.11.2010 tarihinde işe giriş bildirgesi verilirse süresinde verilmiş sayılmalıdır. Bildirim e-sigorta kanalı ile yapılacağından saat 23:59’a kadar yapılması da mümkün olmalıdır.
  • Aynı şekilde bir işyerinde 17.01.2010 tarihinde çalışmaya başlayan sigortalılara ilişkin sigortalı işe giriş bildirgeleri, 16.01.2010 tarihinin Cumartesi, 17.01.2010 tarihinin de Pazar gününe rastlaması nedeniyle 18.01.2010 Pazartesi günü verildiği takdirde, sözkonusu bildirgelerin yasal süresi içinde verildiği kabul edilmelidir.
  • 04.03.2010 tarihinde işten çıkan sigortalı için işten ayrılış bildirgesinin en son 13.03.2010 tarihinde Kuruma verilmesi gerekirken, 13.03.2010 ile 14.03.2010 tarihlerinin hafta tatiline rastlaması sebebiyle sigortalı işten ayrılış bildirgesinin 15.03.2010 Pazartesi günü Kuruma verilmesi halinde bildirimin süresinde yapıldığı kabul edilmeli ve bildirim e-sigorta kanalı ile yapılacağından saat 23:59’a kadar yapılması da mümkün olmalıdır.

 

SONUÇ OLARAK

Ortaya konulan sorun ile ilgili olarak Kurumun bir taraftan bilgisayar programlarında gerekli uyarlamayı yapması gerekirken, bir taraftan da konuyu bir talimatla düzenleyip kamuoyunu aydınlatması gerektiğini söyleyebiliriz.

 

Dr. Özkan BİLGİLİ
SGK Başmüfettişi

 

18 Ekim 2011 Salı

Her yönüyle işsizlik sigortası

Her yönüyle işsizlik sigortası

( 4447 Sayılı Kanunu gereğince Mart 2002 tarihinden itibaren işsizlik sigortası ödenek ve yardımları başlayacaktır. İşsizlik sigortasına tabi işçilerin işten ayrılmaları halinde 15 gün içerisinde işveren; örneği İŞKUR tarafından hazırlanan İşten Ayrılma bildirgesinin bir suretini işçiye ve bir suretini de İşkur İl Müdürlüğüne vermek zorundadır. İşten Ayrılma bildirgesini vermemenin cezası aynı kanunun 54. maddesi gereğince 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin iki katıdır.

İşten Ayrılma Bildirgesi, 4447 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen hallerden birisine dayalı olarak 30.01.2002 tarihinden itibaren hizmet akitleri sona erecek olan sigortalılar hakkında düzenlenecektir. 01.06.2000-29.01.2002 tarihleri arasında hizmet akitleri feshedilen sigortalılar için bir hak sahipliği söz konusu olamayacağından, bu tarihler arasında İşten Ayrılma Bildirgesi düzenlenmeyecektir. Alomaliye)

İşsizlik sigortası nedir?
İşsizlik sigortası; bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, kendi istek ve kusuru dışında işini kaybedenlere, uğradıkları gelir kayıplarını kısmen de olsa karşılayarak kendilerinin ve aile fertlerinin zor duruma düşmelerini önleyen, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren, Devlet tarafından kurulan zorunlu bir sigorta koludur.


İşsizlik sigortasının potansiyel faydaları nelerdir?

İşsizlik sigortası, ekonomik büyümenin yanı sıra sosyal gelişmenin sağlanması ve gelirin toplumda adil ve dengeli bir biçimde paylaştırılmasını amaçladığı için sosyal devlet olma ilkesinin bir gereğidir.

Ülkeler, işsizliğin sonuçlarını giderici, geçici gelir kayıplarını tazmin edici politikalar uygulamak zorundadırlar.
Bu politikaların temel araçlarından birisi de işsizlik sigortasıdır. İşsizlik sigortası aşağıdaki potansiyel faydaları sağlayabilmektedir.


1- İşsiz kalınan süre içinde; sigortalı işsizlerin gelir kaybı bir ölçüde işsizlik ödeneği ile karşılandığından, sigortalı işsizler niteliklerine daha uygun işler arayacaklardır. Bu işgücü verimliliğini olumlu yönde etkileyecektir. Ayrıca, işsizlerde ve aile fertlerinde gelir kaybı nedeniyle oluşabilecek olumsuzluklar bir ölçüde önlenecektir.

2- İşsizlik sigortası sağladığı gelir güvencesiyle, işsizlerin alım güçlerini belli ölçüde koruduğundan toplam talep üzerinde olumlu etki yapacaktır.

3- İşsizlik ödeneğine hak kazanabilmek için sigortalı çalışanlar ahlak ve iyi niyet kurallarına daha fazla sadakat göstermek zorunda kalacaklarından verimlilik artacak ve işgücü devri azalacaktır.

4- İşsizlik sigortası kapsamında verilecek olan eğitimler ile sigortalı işsizlerin nitelikleri artırılacaktır.

5- Kayıt dışı istihdamın kayda alınmasında etkili olacaktır.

6- İşgücü piyasasına yönelik (iş-çalışan-işyeri) veri tabanı oluşturulmasına olanak sağlayıp, doğru kişinin doğru işe yerleştirilmesi sağlanacak ve böylelikle verimlilik ve çalışanların mutluluğu artacaktır.

7- İşsizlik sigortası gelirleri ile oluşturulan Fon, üretken alanlarda, istihdam artışı sağlayan ve bölgelerarası dengesizliği giderici yatırımlara yönlendirildiğinde, ülke ekonomisine katkıda bulunacaktır.

Kimler işsizlik sigortası kapsamındadır?
İşsizlik sigortası aşağıda sayılan çalışma gruplarını kapsamaktadır.

  • 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2 nci maddesine göre bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan sigortalılar,
  • 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamına girip de memur ve sözleşmeli statüde olmayanlar,
  • Mütekabiliyet esasına dayalı olarak yapılan anlaşmalara göre Türkiye'de sigortalı olarak çalışan yabancılar,
  • 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanun'a göre çalıştırılan koruma bekçileri,
  • Ücretli ve sürekli olarak ev hizmetlerinde çalışanlar,
    Kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle çalışanlar,
  • Özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanlar,
  • Tarım sanatlarına ait işlerde çalışanlar,
  • Tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde çalışanlar,
  • Tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık vb. işlerinde çalışanlar,

Kimler işsizlik sigortası kapsamı dışındadır?

  • 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun, 3 üncü maddesinde belirtilen sigortalı sayılmayanlar,
  • Tarım işlerinde çalışanlar (Kamu sektörüne alt tarım ve orman işlerinde ücretle, özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak, tarım sanatlarına ait islerde, tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde, tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık vb. işlerinde çalışanlar hariç)

-İşverenin ücretsiz çalışan eşi,
-Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü dereceye kadar (üçüncü derece dahil) olan hısımlar arasında ve aralarında dışarıdan başka kimse katılmayarak konut içinde yapılan işlerde çalışanlar,
-Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle ve sürekli
olarak çalışanlar hariç)
-Askerlik hizmetlerini yapmakta olanlar,
-Ülkelerinde sigortalı olan yabancılar,
-Meslek okullarında pratik eğitim yapan öğrenciler,
-Cezaevlerindeki atölyelerde çalışan mahkumlar,
-Rehabilitasyon tedbirlerine katılan hastalar,
-Herhangi bir işverene bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanlar,
-Köy sınırları içersinde kendi ihtiyaçları için yapılan inşaat işlerinde çalışanlar,

  • Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı alıp da sosyal güvenlik destek primi ödeyerek ya da ödemeksizin çalışanlar,
  • 506 sayılı Kanunun 85 inci maddesine göre isteğe bağlı sigortalılar,
  • 506 sayılı Kanunun 86 ncı maddesine göre topluluk sigortasına tabi sigortalılar,
  • 506 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesi kapsamında olmakla birlikte memur statüsünde çalışanlar,
  • 506 sayılı Kanunun Ek-10 uncu maddesine göre, bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları, müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlar, düşünür ve yazarlar,
  • 506 sayılı Kanunun Ek-13 üncü maddesine göre, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda belirtilen genel kadınlar,
  • 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun 2 nci maddesinde belirtilen isteğe bağlı sigortalılar,
  • 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar,
  • 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar,
  • 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununa göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar,
  • 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununa göre:. sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar,
  • 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar,
  • 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununa göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar,
  • 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununa göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar,
  • 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile 190 sayılı 'Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat kanunlarındaki hükümlere göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar,
  • 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre geçici personel statüsünde çalıştırılanlar,
  • 5590 sayılı "Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları,
    Ticaret Borsaları, Türkiye Ticaret Sanayi Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği" Kanunu kapsamında çalışan sözleşmeli ve geçici personel ile hizmetliler.
  • Yıl içinde ortalama 3-4 ay çalışan geçici/mevsimlik orman işçileri işsizlik sigortasından faydalanabilecek midir?
  • Kanunda, işsizlik sigortası kapsamında oldukları belirtilen sigortalıların çalışma sürelerinde çalıştıkları işe göre bir ayırım getirilmediği görülmektedir. Bir yıl içinde 3-4 ay gibi kısa süre ile çalışan sigortalı işçiler, yılın geri kalan aylarında başka bir işte sigortalı olarak çalışabilmektedirler. Yıl içinde kısa süreli çalışan geçici/mevsimlik orman işçileri; Kanunun öngördüğü "son üç yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp, işsizlik sigortası primi ödemiş olmak, işten ayrılmadan önceki son 120 gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olmak" şartını yerine getirdikleri takdirde Kanunla kendilerine tanınan; "işsizlik ödeneği, hastalık ve analık sigortası prim ödemeleri, yeni bir iş bulma, meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi" hizmetlerinden yararlanabileceklerdir.
    İşsizlik Sigortası Fonu ile Tasarrufu Teşvik Fonu arasında bir ilişki var mıdır?
  • İşsizlik Sigortası Fonu ile Tasarrufu Teşvik Fonu arasında hiçbir ilişki bulunmamaktadır. İşçi ve işverenlere ve dolayısıyla istihdama ilave bir yük getirilmemesi amacıyla, Tasarrufu Teşvik Fonu kaldırılarak işsizlik sigortası yürürlüğe konmuştur.
  • Çalışanların, Tasarrufu Teşvik Fonu'nda biriken ana para ve nemaları, İşsizlik Sigortası Fonu'na aktarılacak mıdır?
  • İşsizlik sigortasının 1.6.2000 tarihinde uygulamaya başlaması ile birlikte, çalışanlardan ve işverenlerden yapılan tasarrufu teşvik kesintilerine son verilmiştir.
  • Çalışanları Tasarrufa Teşvik Fonu'nda biriken paraların İşsizlik Sigortası Fonuna aktarılması şeklinde bir düzenleme kesinlikle söz konusu değildir.
  • Kesintilere son verilmesi hiçbir şekilde çalışanların müktesep haklarının geri alınması anlamını taşımamaktadır. Çalışanların fonda birikmiş olan ana para ve nemaları eskiden olduğu gibi emeklilikte ve kanunun öngördüğü diğer şartların yerine getirilmesi halinde hak sahiplerine ödenmeye devam edecektir.
  • İşsizlik sigortası uygulaması ile çalışanların Tasarrufu Teşvik Fonunda biriken paralarına hiçbir suretle dokunulmamaktadır.
    Hangi büyüklükteki işyerleri işsizlik sigortası kapsamına girmektedir?
    Tasarrufu teşvik kesintisi uygulamasında, sadece 10'dan fazla işçi çalıştıran işyerlerinin kapsama alınmış olması, kayıt dışı istihdamı teşvik eden bir düzenleme olarak .eleştirilmişti. İşsizlik sigortasının kapsamına 10'dan az işçi çalıştıran işyerleri de alınmakla bu sakınca ortadan kaldırılmış olmaktadır. Bu yeni düzenleme ile tüm işyerlerinde çalışan işçiler, işsizlik sigortasının koruması altına girmiş bulunmaktadır. Bu nedenle,
    10'un altında işçi çalıştıran işverenlere %3 ve yanlarında çalışan sigortalılara %2 prim oranında ilave bir prim yükü gelmiştir.
    Kimler, işsizlik sigortasına prim ödeyecektir? Devlet sisteme katkıda bulunacak mıdır?
  • İşsizlik sigortası zorunlu olup, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 77 nci ve 78 inci maddelerinde belirtilen prime esas aylık brüt kazançlar üzerinden;
  • Sigortalı % 2,
  • İşveren % 3,
  • Devlet %2 oranında prim ödeyecektir.
    Bir başka deyişle, işsizlik sigortası prim ödemelerinde; sadece işçi ve işveren değil, Devlet de bu sisteme her bir sigortalı için katkıda bulunacaktır. Ayrıca, İşsizlik Sigortası Fonu'nun olası açıkları da Devlet tarafından karşılanacaktır.
    Primler Fon'a hangi süreler içinde aktarılacaktır?
  • Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), bir ay içinde tahsil ettiği prim, gecikme zammı, faiz ve cezaları, ayrı ayrı göstermek suretiyle tahsil edildiği ayı izleyen ayın 15'ine kadar İşsizlik Sigortası Fonu'na aktaracaktır.
  • Devlet payı ise, Türkiye İş Kurumu'nca, her ay SSK tarafından Fon'a aktarılan miktarın beşte ikisi oranında hesaplanarak Hazine Müsteşarlığından talep edilecektir. Talep edilen meblağ, Hazine Müsteşarlığı tarafından talep tarihini izleyen 15 gün içinde Fon'a aktarılacaktır
    issizlik sigortasına ödenen primlerin iadesi mümkün müdür?
    İşçinin sigortalılık durumunun herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda; o ana kadar, işçiden ve işverenden kesilmiş bulunan işsizlik sigortası primleri ile Devlet katkı payı iade edilmeyecektir. Bu durum, sigortacılık ilkelerinin bir gereğidir.
    İşsizlik sigortası için sigortalıların ve işyerlerinin tescil işlemi yapılacak mıdır?
    Hayır yapılmayacaktır. Bu Kanun kapsamına girenlerden, 1.6.2000 tarihinde çalışmakta olanlar bu
    tarihten itibaren; bu tarihten sonra işe girecek olanlar ise, işe başladıkları tarihten itibaren işsizlik sigortası kapsamında sigortalı olacaktır.
  • 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 8 inci ve 9 uncu maddeleri gereğince Sosyal Sigortalar Kurumunca tescili yapılan işyerlerinin ve sigortalıların aynı zamanda işsizlik sigortası uygulamasında tescillerinin de yapılmış olduğu kabul edilecektir

Özel emekli sandıklarına tabi olanlar;
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Geçici
20 nci maddesi kapsamında sigortalılıkları sağlanan iştirakçilerin, 4447 sayılı Kanunun 46nci maddesi hükmü gereğince işsizlik sigortası kapsamında olmaları nedeniyle bunların çalıştırıldıkları işyerlerinin Sosyal Sigortalar Kurumunca tescil edilmesi gerekmektedir.
Bunlardan işyeri merkezleri İstanbul'da olan İşverenler, Beyoğlu Sigorta Müdürlüğü'ne;
Ankara'da olanlar, Çankaya Sigorta Müdürlüğü'ne ve işyeri merkezlen bu illerin dışında kalan işverenler de, Çankaya Sigorta Müdürlüğü'ne 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin l Nolu Tebliğ ekinde bulunan "İşyeri Tescil Belgesi"ni doldurarak işyeri tescillerini yaptıracaklardır. Bu tescil belgesinin üzerine "Geçici 20 nci maddeye tabi olup, 4447 sayılı Kanuna istinaden verilmiştir." şeklinde bir kaşe basılacaktır. Özel emekli sandıklarına tabi sigortalıların 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre tescilleri sözkonusu olmadığından bunlar için işe giriş bildirgesi ve dört aylık sigorta primleri bordrosu alınmayacak, Tebliğ ekinde bulunan "İşsizlik Sigortası Bildirim Formu"nun ilgili sigorta müdürlüklerine verilmesi yeterli olacaktır.

işsizlik sigortası primlerinin tahakkuk ve tahsili ne şekilde olacaktır?

Bu konuda 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun ilgili hükümleri uygulanacaktır. Tahakkuk |ve tahsil SSK tarafından yapılacaktır.

(01.06.2000 tarihinden itibaren, işsizlik sigortası \prim tahakkukunda aylık kazanç tutan alt sınır 150 Milyon TL, üst sınır 450 Milyon TL 01.08.2000 tarihinden geçerli olmak üzere ise alt sınır 150 Milyon TL, üst sınır 600 Milyon TL'dîr)

İşsizlik sigortası primleri, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79 uncu maddesi uyarınca yeniden düzenlenen "Aylık Sigorta Primleri Bildirgesi"nin işsizlik sigortası için açılmış olan bölümünde işverence beyan edilecektir.

İşveren, işsizlik sigortası için ayrıca dönem bordrosu düzenleyecek midir?

Hayır düzenlenmeyecektir. İşverenin Sosyal Sigortalar Kurumuna verdiği dönem bordrosunda kayıtlı olan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim ödeme gün sayısı ile prime esas kazançlar aynı zamanda sigortalının işsizlik sigortası prim ödeme gün sayısı ile prime esas kazancını da oluşturacaktır. Bu nedenle, işverence işsizlik sigortası için ayrıca dönem bordrosu düzenlenmeyecektir.

Aynı işyerinde malullük, yaşlılık ve ölüm, sigortasına tabi olduğu halde, işsizlik sigortası kapsamı dışında olanların da bulunması sözkonusu olabileceğinden işsizlik sigortası kapsamı dışında tutulanlar için ayrı dönem bordrosu düzenlenecek ve bu husus bordronun görünür bir yerine "İşsizlik Sigortasına Dahil Olmayanlar" şeklinde kaşe basılarak belirtilecektir.

işsizlik sigortası primleri nereye yatırılacaktır?

İşsizlik sigortası primleri, ilgili sigorta müdürlüğünün veznesine veya sigorta primleri için açılmış olan banka hesaplarına yatırılacaktır.

Sigortalı İşsizlere hangi hizmetler sunulacaktır?

İşsizlik ödeneğine hak kazanan sigortalı işsizlere aşağıda belirtilen hizmetler sunulacaktır;

  • İşsizlik ödeneği ödenecektir. Bu ödenek, sigortalı işsizin çalışmış olduğu süre ile doğrudan ilişkilidir. Sigortalı işsizler prim ödeme sürelerine göre; en az 180, en fazla 300 gün süre ile işsizlik ödeneği alabileceklerdir.
  • İşsizlerin ödenek aldıkları süre içinde; hastalık ve analık sigortası primleri, Sosyal Sigortalar Kurumu 'na veya bağlı oldukları özel emekli sandıklarına yatırılacaktır. Dolayısıyla; sigortalı işsizler ve geçindirmekle yükümlü oldukları aile , fertleri, hastalanmaları halinde sağlık hizmetlerinden yararlanacaklardır.
  • İşsizlik ödeneği alan sigortalı işsizlere, doktor raporu ile istirahatli kılındıkları süre içinde geçici işgöremezlik ödeneği ödenecektir.
  • İşsizlik ödeneği alan sigortalı işsizlere, işgücü piyasası ve mesleki eğitim alanında danışmanlık hizmeti verilecektir.
  • Meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi verilecektir.
  • İşsizlik ödeneği alan sigortalı işsizlere, yeni bir iş bulmalarında yardımcı olunacaktır.
  • Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan halleri nedeniyle hizmet akitleri feshedilenler, işsizlik ödeneği alabilecekler midir?
  • Hayır alamayacaklardır. İşyerinde üretimin ve verimliliğin olumsuz etkilenmemesi ve işçinin -çalışırken gerekli hassasiyeti göstermesi için, İşçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller nedeniyle işini kaybetmesi hali işsizlik ödeneği ödenecek haller arasında sayılmamıştır.
  • Örneğin: işçinin işveren hakkında şeref ve haysiyeti kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması, işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanması, hırsızlık yapması, işverenden izin almaksızın veya haklı bir nedeni olmaksızın ardı ardına iki gün veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki işgünü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi, işçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmaması, işçinin kendi isteği veya savsaklaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi v.b.
  • Diğer taraftan, işverenin ahlak ve iyi niyet , kurallarına aykırı davranışı dolayısıyla işçinin hizmet akdini feshetmesi halinde ise, işçiye , işsizlik Ödeneği alma hakkı verilmektedir, ;
  • Örneğin: İşverenin, hizmet akdinin yapıldığı sırada bu ahdin esaslı noktalarından biri . hakkında gerçeğe uygun olmayan bilgiler vererek işçiyi yanıltması, işçinin veya ailesinden birisinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söylemesi ve davranışlarda bulunması, işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır 1 isnat ve ithamlarda bulunması, işçinin ücretini | ödememesi, v.b.
  • Hangi durumlarda işsizlik ödeneğinden yararlanılır?
  • 120 günü kesintisiz olmak üzere, son üç yıl içinde en az 600 gün süre ile prim ödemiş olup da kendi istek ve kusurları dışında işsiz kalanlardan; o
  • Hizmet akitleri, ihbar önellerine uygun olarak işveren tarafından feshedilenler,
  • Hizmet akitleri; sağlık sebepleri, işverenin kanunda belirtilen ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışları ve işçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler nedeniyle bizzat kendileri tarafından feshedilen sigortalı işçiler,
  • Sağlık sebepleri veya işyerinde işçiyi bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan bir zorlayıcı sebebin ortaya çıkması halinde işveren tarafından hizmet akdi feshedilenler,
  • Belirli süreli hizmet akdi ile çalışmakta olup da sürenin bitiminde işsiz kalanlar .
  • İşyerinin el değiştirmesi veya başkasına geçmesi, j;kapanması veya kapatılması, işin veya işyerinin niteliğinin değişmesi nedenleriyle ^ işten çıkarılmış olanlar,
  • Özelleştirme nedeniyle hizmet akdi sona erenler, işsizlik ödeneğine hak kazanırlar.
  • İşsizlik ödeneğine hak kazananların, bu ödenekten faydalanmak üzere İşten Ayrılma Bildirgesi ile birlikte hizmet akdinin feshedildiği tarihi izleyen günden itibaren 30 gün içinde, İSKUR'nun en yakın ünitesine başvurmaları " gerekmektedir.
  • işveren, İşten Ayrılma Bildirgesini hangi süre içinde, nereye verecektir?
  • İşveren, hizmet akdinin Kanunda öngörülen hallerden birisine dayalı olarak feshedilmesi durumunda, örneği Türkiye İş Kurumunca hazırlanacak üç nüsha İşten Ayrılma Bildirgesini düzenleyerek, 15 gün içinde birini Türkiye İş Kurumuna göndermek, bir nüshasını hizmet akdi feshedilene vermek ve bir nüshasını da işyerinde saklamakla yükümlüdür. işveren, hangi tarihten itibaren İşten Ayrılma Bildirgesi düzenleyecektir?
  • İşten Ayrılma Bildirgesi, 4447 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen hallerden birisine dayalı olarak 30.01.2002 tarihinden itibaren hizmet akitleri sona erecek olan sigortalılar hakkında düzenlenecektir.
  • 01.06.2000-29.01.2002 tarihleri arasında hizmet akitleri feshedilen sigortalılar için bir hak sahipliği söz konusu olamayacağından, bu tarihler arasında İşten Ayrılma Bildirgesi düzenlenmeyecek tir.
  • Hangi hallerde işsizlik ödeneğinden yararlanmak mümkün değildir?
  • Aşağıda belirtilen koşullarda, işsizlik ödeneğine hak kazanılamaz;
  • Son 120 günü kesintisiz olmak üzere, işsiz kalmadan önceki son üç yıl içinde 600 gün süre ile prim ödememiş olanlar,
  • Hizmet akitlerini kendi istek ve iradeleri ile feshedenler,
  • Muvazzaf askerlik görevi nedeniyle hizmet akitleri feshedilenler,
  • Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı alanlar,
  • Hizmet akitleri grev, lokavt veya kanundan doğan Ödevler nedeniyle askıya alınmış olanlar,
  • Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan halleri nedeniyle hizmet akitleri işverenler tarafından feshedilmiş bulunanlar.
  • İşsizlik ödeneği ne şekilde hesaplanacak ve nasıl ödenecektir? Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak bulunacak günlük ortalama net kazancının yüzde ellisi olarak hesap edilecektir
  • Bu şekilde günlük olarak hesaplanan işsizlik ödeneği aylık olarak her ayın sonunda ödenecektir.
  • Kanun gereğince, işsizlik ödeneği miktarının asgari ücretin netini geçmesi mümkün değildir.
  • İşsizlik ödeneği, aylık olarak işsiz adına açılacak banka hesabına havale edilecektir. İlk işsizlik ödeneği hak kazanılan tarihi izleyen ayın sonunda ödenecektir. Ol.07.2000 tarihinden itibaren, asgari ücret brüt 118.800.000 TL'ye yükseltilmiştir. Bu tarihte belirlenmiş olan brüt asgari ücret üzerinden işini kaybeden sigortalı işsizin işsizlik ödeneğine hak kazandığı varsayıldığında; asgari ücretten prim ödenmiş ise, %50'sini alması mümkün olacağından; işsizlik ödeneğinde aylık tutar 43.461.450 TL olmaktadır. Ayrıca, tavandan prim Ödemiş olanlar için, alınabilecek işsizlik ödeneği asgari ücretin netini geçemeyeceğinden bugün için en yüksek işsizlik Ödeneği miktarı 86.922.900 TL'dır.
  • Ne kadar süre ile işsizlik ödeneği ödenecektir?
  • İşsizlik ödeneği alabilmek için dört temel koşul öngörülmüştür.
  • 1- Hizmet akdinin sona erdiği tarihten önceki son 3 yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak prim ödenmiş olması,
  • 2- İş akdinin feshedildiği tarihten geriye doğru kesintisiz hizmet aktinin 120 gün prim ödenmiş olması,
  • 3- Hizmet akdinin, İşsizlik Sigortası Kanununun 51 inci maddesinde sayılan hallerden birisine dayah| olarak sona ermiş olması,
  • 4- Sigortalı işsizin, İşten Ayrılma Bildirgesini işten ayrıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde İŞKUR'un ilgili ünitesine doğrudan başvurarak vermesi. Yukarıda öngörülen şartları taşıyanlardan;
  • 600 gün prim ödemiş olanlara 180 gün,
  • 900 gün prim ödemiş olanlara 240 gün,
  • 1080 gün ve daha fazla prim ödemiş olanlara 300 gün, süre ile işsizlik ödeneği ödenecektir.
  • Sigortalı işsizler, işsizlik ödeneğinden yararlanma süresini doldurmadan tekrar işe girer ve işsizlik ödeneğinden yararlanmak için Kanunun öngördüğü şartlan yerine getiremeden yeniden işsiz kalırlarsa, daha önce hak ettikleri sürelerini dolduruncaya kadar bu haktan
  • işsizlik ödeneğinden yararlanmak için Kanunun öngördüğü şartları yerine getirmek suretiyle yeniden işsiz kalırlarsa, sadece bu yeni hak sahipliğinden doğan süre kadar işsizlik ödeneği alacaklardır.
  • İşsizlik ödeneği hangi hallerde kesilecektir?
  • İşsizlik ödeneği; Kurum tarafından mesleklerine uygun ve son çalıştıkları işin ücret ve çalışma koşullarına yakın ve ikamet edilen yerin belediye mücavir alanı sınırları içinde teklif edilen bir işin haklı bir neden olmaksızın reddedilmesi,
  • Gelir getirici bir işte çalışıldığının tespit edilmesi, hallerinde kesilir ve kalan işsizlik ödeneği hak sahipliği kaybedilir.
  • Haklı bir neden olmadan, Kurum tarafından önerilen bir meslek eğitim tedbirine iştirak edilmemesi veya tedbirin yarıda bırakılması ya i da Kurumun çağrılarına zamanında icabet ' edilmemesi hallerinde işsizlik ödeneği kesilir. Ancak, bu hallerin sona ermesi durumunda, ödemelere yeniden başlanır. Şu kadar ki, bu suretle yapılacak ödemenin süresi başlangıçta belirlenmiş olan toplam hak sahipliği süresinin sona erdiği tarihi geçemez.
  • Muvazzaf askerlik dışında herhangi bir nedenle silah altına alınanlarla hastalık ve analık .nedeniyle geçici işgöremezlik ödeneği almaya hak kazananların ödenekleri bu durumlarının devamı süresince durdurulur. *
  • Sistem gereği muvazzaf askerlik nedeniyle işinden ayrılan kişi işsizlik ödeneğinden faydalanmayacaktır. Zira sistem, işsizin gösterilen işi her an almaya hazır olmasını zorunlu kılmaktadır.
  • işsizlik ödeneğinden herhangi bir kesinti yapılacak mıdır?
  • İşsizlik ödeneği, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmayacak, nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemeyecektir.
  • Yersiz yapıldığı anlaşılan Ödemeler işsizlerden geri alınacak mıdır?
  • Sigortalı işsizin kusurundan kaynaklanan fazla ödemeler yasal faizi ile birlikte, diğerleri ise faizsiz olarak kendisinden tahsil edilecektir. İstirahatli kılınan sigortalılara bu süre içinde işsizlik ödeneği ödenecek midir?
  • İşsizlik Ödeneği alırken hastalanan ve İstirahatli kılınan sigortalının işsizlik ödeneği kesilecek ve geçici işgöremezlik ödeneği ödenmeye başlanacaktır. Bu durum, işsizlik ödeneği alırken işsizin her an iş almaya hazır olması gerekliliğinin doğal bir sonucudur.
  • Geçici işgöremezlik ödeneği ödenirken herhangi bir şekilde prim yatırılacak mıdır?
  • Geçici işgöremezlik ödeneği alan sigortalı işsiz için hastalık ve analık sigortası primleri ile işsizlik sigortası primleri ödenmeyecektir.
  • işsizlik ödeneği ödenirken geçen süre hizmetten sayılacak mıdır? İşsizlik ödeneği ödenirken geçen süre emeklilik yönünden hizmetten sayılmayacaktır.
  • Sigortalı işsizin, hastalık ve analık sigorta primlerini kim ödeyecektir?
  • Hastalık ve analık sigortası primleri, Türkiye İş Kurumu tarafından ilk 6 ay için ödenmesi gereken toplam prim tutarı olan % 12'nin 2/3 oranında (%8), izleyen aylar için tam olarak, İşsizlik Sigortası Fonundan Sosyal Sigortalar Kurumuna, 506 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sigortalılar için de ilgili sandıklara aktarılacaktır.
  • Aynı anda hem iş kaybı tazminatından hem de işsizlik ödeneğinden yararlanmak mümkün.müdür?
  • İş kaybı tazminatı ile işsizlik ödeneğini birlikte almaya hak kazananlara öncelikle iş kaybı tazminatı ödenecektir.
  • İş kaybı tazminatı almak üzere yapılan başvurular aynı zamanda işsizlik ödeneği talep başvurusu yerine de geçecektir.
  • İş kaybı tazminatı ödeme süresi bittiği halde bir işe yerleştirilemeyenlere, iş kaybı tazminatı alınan süreler mahsup edilmek şartıyla kalan süre için işsizlik ödeneği ödenecektir.
  • Örneğin: İşyerinin özelleştirilmesi sonucu işsiz kalan sigortalı en fazla 8 ay iş kaybı tazminatından yararlanabilecektir. Son üç yılda 1080 gün işsizlik sigortası prim Ödemesi var ise, bu sigortalı işsizlik ödeneğine hak kazandığı 10 aya karşılık (iş kaybı tazminatı aldığı süre mahsup edildikten sonra) 2ay işsizlik ödeneği alabilecektir.
  • işsizlik sigortası primleri gider olarak yazılabilecek midir?
  • işveren, çalışanları için süresi içinde ödemiş olduğu işsizlik sigortası primlerini SSK işveren sigorta primi hissesinde olduğu gibi kazançlarının tespitinde gider olarak kabul edilecektir.
  • işsizlik sigortası primleri gelir vergisi matrahından düşülebilecek midir?
  • İşçinin ücretinden kesilecek olan işsizlik sigortası primi de, SSK işçi sigorta primi hissesinde olduğu gibi, gerçek ücretin hesaplanmasında gelir vergisi matrahından indirilecektir.
  • işsizlik sigortası ile ilgili işlemlere karşı itirazlar nerelere yapılacaktır? İşsizlik sigortasının uygulanmasına ilişkin olarak primlerin ve cezaların toplanması ve İşsizlik Sigortası Fonuna aktarılmasından SSK;diğer hertürlü işlemlerin yapılmasından da Türkiye İş Kurumu yetkili, görevli ve sorumlu tutulmuşlardır.
  • Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen görevlerle ilgili itirazlar, bu kuruma yapılacak ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun ilgili madde hükümlerine göre sonuçlandırılacaktır.
  • Türkiye İş Kurumu tarafından yürütülen işlemlere karşı itirazlarda bu Kuruma yapılacaktır. Bu itirazların tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yapılması ve yapılan itirazların da Kurum tarafından 30 gün içinde sonuçlandırılması gerekmektedir. Yapılan itirazlar, itiraz konusu işlemlerin uygulanmasını durdurmayacaktır. İtiraz yoluna başvurulmuş olması ilgililerin yargı yoluna başvurma haklarını ortadan kaldırmaz.
  • İşsizlik Sigortası Kanununda hangi idari para cezaları öngörülmüştür?
  • İşsizlik sigortasına ilişkin yükümlülükleri nedeniyle, sigortalıların ücretlerinden indirim veya kesinti yapan işverenlere, her bir sigortalı için asgari ücret tutarında idari para cezası öngörülmüştür.
  • İşten Ayrılma Bildirgesini Türkiye İş Kurumu'na (30.01.2002 tarihinden itibaren) süresi içinde vermeyen işverenlere her bir fiili için ayrı ayrı olmak üzere asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanacaktır.
  • Cezalara karşı nasıl ve nerelere itiraz edilecektir?
  • İdari para cezaları tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde Türkiye İş Kurumuna ödenecek veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilecektir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edebileceklerdir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz.
  • işsizlik Sigortası Fonu'nun gelirleri nelerdir?
  • Fon'un gelirleri;
  • işsizlik sigortası primlerinden,
  • Bu primlerin değerlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratlardan,
  • Fon'un açık vermesi halinde Devletçe sağlanacak katkılardan,
  • Bu Kanun gereğince sigortalı ve işverenlerden alınacak ceza, gecikme zammı ve faizlerden,
  • Diğer gelir ve kazançlar ile bağışlardan, oluşmaktadır.
  • işsizlik Sigortası Fonu'nun giderleri nelerdir?
  • Fon'un giderleri;
  • İşsizlik ödenekleriden,
  • Hastalık ve analık sigortası primlerinden,
  • Meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi giderlerinden,
  • o işsizlik sigortası hizmetlerinin yerine getirilebilmesi için Fon Yönetim Kurulu'nün onayı üzerine Türkiye İş Kurumu tarafından yapılan giderler ile hizmet binası kiralanması, hizmet satın alınması, bilgisayar, bilgisayar yazılımı ve donanımı alınması ile Yönetim Kurulu üyelerinin ücret ve yolluk ödemelerinden, oluşmaktadır.
  • işsizlik Sigortası Fonu'nu kim yönetecektir?
  • İşsizlik Sigortası Fonu Fon Yönetim Kurulu kararları çerçevesinde Türkiye İş Kurumu tarafından işletilir ve yönetir. Fon Yönetim Kurulu;
  • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın önerisi üzerine müşterek kararname ile atanan birer temsilci ile,
  • En fazla işçi ve işvereni temsil eden işçi ve işveren konfederasyonları tarafından seçilen birer üyeden, oluşmaktadır.
  • İşsizlik Sigortası Fonu'nun denetimi nasıl yapılacaktır?
  • Fonun genel denetimini Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu yapacak ve Raporları KİT Komisyonunda görüşülecektir.
  • Ayrıca, Fon hesapları her üç ayda bir yeminli mali müşavirlere denetlettirilecek ve sonuçları kamuoyunun bilgisine sunulacaktır.
  • İŞKUR ve SSK müfettişleri de kurumlarına verilen görevler dolayısıyla teftiş, kontrol ve denetleme yetkisine sahiptirler.

İŞSİZLİK SİGORTASI KANUNU

Kanun Numarası Kabul Tarihi Yayımlandığı R.Gazete Tarihi Yayımlandığı R.Gazete Sayısı :4447 : 25/08/1999 : 08/09/1999 : 23810

İŞSİZLİK SİGORTASI

işsizlik sigortasının amaç ve kapsamı ile yetkili, görevli ve sorumlu kuruluşlar

Madde 46- İşsizlik sigortasının amacı; işsizlik sigortasına ilişkin kuralları ve uygulama esaslarını düzenlemek ve sigortalılara işsiz kalmaları halinde, bu Kanunda öngörülen ödeme ve hizmetlerin yerine getirilmesini sağlamaktır.

Bu Kanun, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2 nci maddesinde belirtilen sigortalılar ile aynı Kanunun geçici 20 nci maddesinde açıklanan sandıklara tabi sigortalıları (Geçici 20 nci madde kapsamında olmakla birlikte memur veya 22.01.1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnameye tabi sözleşmeli statüde bulunanlar hariç) ve mütekabiliyet esasına dayalı olarak yapılan anlaşmalara göre çalışan yabancı işçileri kapsar.

(Değişik: 31/05/2000-4571/3 md.) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3 üncü maddesinde sigortalı sayılmayanlar, sosyal güvenlik kuruluşlarından yaşlılık aylığı alıp da sosyal güvenlik destek primi ödeyerek ya da ödemeksizin çalışanlar ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu, 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu, 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat kanunlarındaki hükümlerine göre sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre geçici personel statüsünde çalıştırılanlar bu Kanun kapsamına dahil değildir.

İşsizlik sigortası primlerinin toplanmasından Sosyal Sigortalar Kurumu, diğer her türlü hizmet ve işlemlerin yapılmasından Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü görevli, yetkili ve sorumludur. Bu amaçla, Türkiye İş Kurumu bünyesinde; İşsizlik Sigortası Fonuna aktarılan işçi, işveren ve devlet katkılarının Fon Yönetim Kurulu kararları çerçevesinde değerlendirilmesine ilişkin işlemleri yürütmek, primlerin kişi bazında kaydını tutmak, işsizlik ödeneği ödenmesine ilişkin her türlü işlemleri yapmak, hastalık ve analık sigortası primlerinin Sosyal Sigortalar Kurumuna yatırılmasını sağlamak, işsizlere yönelik mesleki eğitim tedbirleri ile ilgili işlemleri yapmak ve bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak Kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere İşsizlik Sigortası Daire Başkanlığı kurulmuştur.

Bu Kanunun 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, ve 57 ne i maddeleri ile Geçici l inci maddesinde geçen "bu Kanun" ibareleri işsizlik sigortasına ilişkin hükümler için kullanılmıştır. Güvenlik İşsizlik sigortası ile ilgili tanımlar

Madde 47- a)Bakanlık: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını,

b)Kurum: Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünü,

c)İ ş sizlik sigortası: Bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, her hangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybeden sigortalılara işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını belli süre ve ölçüde karşılayan, sigortacılık tekniği ile .faaliyet gösteren zorunlu sigortayı,

d)Sigortalı: Bu Kanun kapsamına giren bir işyerinde bir hizmet akdine dayalı olarak çalışan ve çalıştığı süre içerisinde işsizlik sigortası primi ödeyen kimseyi,

e)Sigortalı işsiz: Bu Kanun kapsamına giren bir işyerinde bir hizmet akdine, dayalı ve sigortalı olarak çalışırken bu Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen nedenlerle işini kaybeden ve Kuruma başvurarak çalışmaya hazır olduğunu bildiren kimseyi,

f)İşsizlik sigortası primi: İşsizlik sigortasının gerektirdiği her türlü ödeme ile hizmet giderlerini karşılamak amacıyla bu Kanunda belirtilen esas ve usullere göre Devlet, işveren ve sigortalı tarafından ödenen primi,

g)Fon: işsizlik sigortası primleri ile bu primlerin değerlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratların, Devlet tarafından yapılacak katkı ve yardımların, ayrıca bu Kanun gereğince işçi ve işverenlerden alınacak ceza, gecikme zammı ve faizler ile diğer her türlü gelir ve kazançların toplandığı ve Devlet güvencesinde olan İşsizlik Sigortası Fonunu,

h)İşsizlik ödeneği: Sigortalı işsizlere bu Kanunda belirtilen süre ve miktarda yapılan parasal ödemeyi,

i)İşveren: Bu Kanunun uygulanmasında 46 ncı maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişileri,

j)İşveren vekili: İşveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimseleri,

k)İşyeri: Bu Kanunun uygulanmasında 46 ncı maddede belirtilen sigortalıların işlerini yaptıkları yerleri, ifade eder.

Bu Kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumludur.

İşin niteliği ve yürütülmesi bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerle dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu veya büro gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.

İşsizlik sigortasına ilişkin genel hükümler

Madde 48- İşsizlik sigortası zorunludur. Bu Kanun kapsamına giren ve halen çalışmakta olanlar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, yeni girenler ise işe başladıkları tarihten itibaren sigortalı olurlar.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 8 ve 9 'uncu maddelerine göre Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmiş olan işyeri ve sigortalılar Kuruma da bildirilmiş sayılır.

Sigortalılığın başlamasıyla birlikte, sigortalılar ile bunların işverenlerinin sigorta yükümlülükleri de işlemeye başlar.

İşveren, hizmet akdi 51 inci maddede belirtilen hallerden birisine dayalı olarak sona ermiş olan sigortalılar hakkında; örneği Kurumca hazırlanacak üç nüsha işten ayrılma bildirgesi düzenleyip, 15 gün içinde bir nüshasını Kuruma göndermek, bir nüshasını sigortalı işsize vermek ve bir nüshasını da işyerinde saklamakla yükümlüdür.

Sigortalı işsizin, bu maddede belirtilen ödeme ve hizmetlerden yararlanabilmesi için işten ayrılma bildirgesi ile birlikte hizmet akdinin feshedildiği tarihi izleyen günden itibaren otuz gün içinde Kuruma doğrudan başvurması gerekir. Mücbir sebepler dışında, başvuruda gecikilen süre işsizlik ödeneği almaya hak kazanılan toplam süreden düşülür.

Sigortalı işsizlere bu Kanunda belirtilen esas ve usuller çerçevesinde, Kurumca aşağıda belirtilen ödemeler yapılır ve hizmetler sağlanır; a)İşsizlik ödeneği,

b)Hastalık ve analık sigortası primleri,

c)Yeni bir iş bulma,

d)Meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi.

Kurum işsizlik ödeneği alan sigortalı işsizlere mesleklerine uygun ve son yaptıkları işin ücret ve çalışma koşullarına yakın bir iş bulunması hususunda çalışmalar yapar. Kendilerine bu şekilde bir iş bulunamayanlara verilecek meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitiminin esas ve usulleri yönetmelikle belirlenir.

İşveren tarafından geçici görevle yabancı ülkeye gönderilen sigortalıların hak ve yükümlülükleri bu görevi yaptıkları sürece devam eder. Ülkeye dönmeleri ve 51 inci maddede belirtilen koşulları yerine getirmeleri halinde kendilerine işsizlik sigortasından hak ettikleri ödemeler yapılır ve hizmetlerden yararlanmaları sağlanır.

İşsizlik sigortası primleri ile sağlık sigortası primlerine ilişkin hükümler

Madde 49- (Değişik: 31/05/2000-4571/4 md.) İşsizlik sigortasının gerektirdiği ödemeleri, hizmet ve yönetim giderlerini karşılamak üzere, bu Kanunun 46 ncı maddesi kapsamına giren tüm sigortalılar, işverenler ve Devlet, işsizlik sigortası primi öder. İşsizlik sigortası primi, sigortalının 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77 ve 78 inci maddelerinde belirtilen prime esas aylık brüt kazançlarından, %2 sigortalı, %3 işveren ve %2 Devlet payı olarak alınır.

İşverenler, işsizlik sigortasına ilişkin %3 oranındaki yükümlülükleri nedeniyle sigortalıların ücretlerinden herhangi bir indirim veya kesinti yapamazlar.

Herhangi bir nedenle işçinin sigortalılık durumunun sona ermesi halinde, o ana kadar işçiden ve işverenden kesilen işsizlik sigortası primleri ile Devlet payı iade edilmez.

İşsizlik sigortasına işverenlerce ödenen primler kazancın tespitinde gider olarak kabul edilir, sigortalı l arca ödenen primler de gerçek ücretin hesaplanmasında gelir vergisi matrahından indirilir.

Sigortalı işçilerin, işverenlerin ve Devletin her ay için ödeyecekleri işsizlik sigortası primlerinin hesabı, günlük kazancın ve sınırlarının belirlenmesi, prim belgeleri, işsizlik sigortası primlerinin ödenmesi, ödenmeyen primler ve cezalar için düzenlenecek belgeler, yeni işverenin sorumluluğu, teminatın ve hakedişlerin prim borcuna karşılık tutulması, yersiz olarak alınan primlerin iadesi hususlarında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83 ve 84 üncü maddeleri hükümleri uygulanır.

İşsizlik sigortası primlerinin toplanmasından, sigortalı ve işyeri bazında kayıtların tutulmasından, toplanan primler ile uygulanacak gecikme zammı, faiz ve cezaların Fona aktarılmasından, teminat ve hakedişlerin prim borcuna karşılık tutulmasından, yersiz olarak alınan primlerin iadesinden Sosyal Sigortalar Kurumu görevli, yetkili ve sorumludur.

Sosyal Sigortalar Kurumu bir ay içinde tahsil ettiği primler ile gecikme zammı, faiz ve cezalan ayrı ayrı göstermek suretiyle tahsil edildiği ayı izleyen ayın 15' ine kadar Fona aktarır. Uygulamaya ilişkin hususlar Sosyal Sigortalar Kurumu ve Kurum arasında düzenlenen bir protokol ile belirlenir.

Kurum, Sosyal Sigortalar Kurumunun ay itibarıyla Fona intikal ettirdiği işçi ve işveren payları toplamının beşte ikisini Devlet payı olarak Hazine Müsteşarlığından talep eder. Hazine Müsteşarlığı talep edilen miktarı talep tarihini izleyen onbeş gün içinde Fona aktarır.

İşsizlik ödeneğinin; miktarı, ödeme süreleri ve zamanı ile sağlık primleri ve geçici işgöremezlik durumu

Madde 50- Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama net kazancının % 50' sidir. Bu suretle hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 33 üncü maddesine göre sanayi kesiminde çalışan on altı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin netini geçemez.

Hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 120 gün prim Ödeyerek sürekli çalışmış olanlardan, son üç yıl içinde;

a) 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 180 gün,

b) 900 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 240 gün,

c) 1080 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere 300 gün, süre ile işsizlik ödeneği verilir.

İşsizlik ödeneği her ayın sonunda aylık olarak işsizin kendisine ödenir. İlk işsizlik ödeneği ödemesi ise ödeneğe hak kazanılan tarihi izleyen ayın sonunda yapılır. İşsizlik ödeneği damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. İşsizlik ödeneği, nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez. Sigortalının kusurundan kaynaklandığı belirlenen fazla ödemeler yasal faizi ile birlikte geri alınır.

Sigortalı, işsizlik ödeneğinden yararlanma süresini doldurmadan tekrar işe girer ve işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanmak için bu Kanunun öngördüğü şartları yerine getiremeden yeniden işsiz kalırsa, daha önce hakettiği işsizlik ödeneği süresini dolduruncaya kadar bu haktan yararlanmaya devam eder. Bu Kanunun öngördüğü şartları yerine getirmek suretiyle yeniden işsiz kalınması halinde ise, sadece bu yeni hak sahipliğinden doğan süre kadar işsizlik ödeneği ödenir.

Sigortalı işsizin, hastalık ve analık sigortalarına ait primleri Fon tarafından işsizlik ödeneğinin ödendiği sürece ilk altı ay için 2/3 oranında, izleyen aylarda tam olarak Sosyal Sigortalar Kurumuna aktarılır. Bu primler, sigorta primlerinin hesabında esas alınan alt kazanç sınırı üzerinden hesaplanır.

İşsizlik sigortasının ödenme süresi içinde ödenmesi gereken geçici işgöremezlik ödeneğinin miktarı işsizlik ödeneği miktarından fazla olamaz. Geçici işgöremezlik ödeneğinin ödendiği dönemde, bu maddede öngörülen hastalık ve analık sigortalarına ait primlerle 49 uncu maddede öngörülen işsizlik sigortası primleri ödenmez.

İşsizlik ödeneğine hak kazanmanın şartları

Madde 51- Bu Kanun uyarınca sigortalı sayılanlardan hizmet akitleri aşağıda belirtilen hallerden birisine dayalı olarak sona erenler, Kuruma süresi içinde şahsen başvurarak yeni bir iş almaya hazır olduklarını kaydettirmeleri, hizmet akitlerinin sona ermesinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş ve işten ayrılmadan önceki son 120 gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olmaları kaydıyla işsizlik ödeneği almaya hak kazanırlar.

a) 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 13 üncü maddesi veya 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununun 16 ncı maddesi ya da 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetle­rin Tanzimi Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen bildirim önellerine uygun olarak hizmet akdi işveren tarafından sona erdirilmiş olmak,

b)Hizmet akdi, süresi belli olsun veya olmasın sürenin bitiminden önce veya bildirim önelini beklemeksizin 1475 sayılı İş Kanununun 16 ncı maddesinin (I), (II) ve (III) numaralı bentlerine veya 854 sayılı Deniz İş Kanununun 14 üncü maddesinin (II) ve (III) numaralı bentlerine veya 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 7 nci maddesi ile 11 inci maddesinin birinci fıkrasına göre sigortalı tarafından feshedilmiş olmak,

c) Hizmet akdi, süresi belli olsun veya olmasın sürenin bitiminden önce veya bildirim önelini beklemeksizin 1475 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesinin (I) ve (III) numaralı bentlerine veya 854 sayılı Deniz İş Kanununun 14 üncü maddesinin (III) numaralı bendine veya 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasına göre işveren tarafından feshedilmiş olmak,

d) Hizmet akdinin belirli süreli olması halinde, bu sürenin bitimi nedeniyle işsiz kalmak, 854 sayılı Deniz İş Kanununun 7 nci maddesinin (II) numaralı bendinde belirtilen hizmet akdinin belirli bir sefer için yapılmış olması nedeniyle sefer sonunda işsiz kalmak,

e) İşyerinin el değiştirmesi veya başkasına geçmesi, kapanması veya kapatılması, işin veya işyerinin niteliğinin değişmesi nedenleriyle işten çıkarılmış olmak, 854 sayılı Deniz İş Kanununun 14 üncü maddesinin (IV) numaralı bendindeki nedenlerle işsiz kalmak,

f) 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükrhünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 21 inci maddesi kapsamında işsiz kalmak.

(Ek: 04/10/2000-617 sayılı KHK/38 md.)

g)Yukarıdaki bentlerde belirtilen iş kanunları kapsamına girmeyen sigortalılardan hizmet akitleri, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu kapsamında yapılmış olan toplu iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmesi bulunmayan hallerde Borçlar Kanunu hükümleri doğrultusunda (a), (b), (c), (d) ve (e) bentlerindeki hükümlere paralel olarak sona ermiş olmak. hizmet akdinin başvuru sırasında grev, lokavt veya kanundan doğan ödevler nedeniyle askıya alınmamış olması ve sigortalının herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan gelir veya aylık almaması gerekmektedir.

İşsizlik ödeneği ödenmesinde hak düşürücü nedenler

Madde 52- İşsizlik ödeneği almakta iken;

a) Kurumca teklif edilen mesleklerine uygun ve son çalıştıkları işin ücret ve çalışma koşullarına yakın ve ikamet edilen yerin belediye mücavir alanı sınırları içinde bir işi haklı bir nedene dayanmaksızın reddeden,

b) İşsizlik Ödeneği aldığı sürede gelir getirici bir işte çalıştığı veya herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan gelir veya aylık aldığı tespit edilen,

c) Kurum tarafından önerilen meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimini haklı bir neden göstermeden reddeden veya kabul etmesine karşın devam etmeyen,

d) Haklı bir nedene dayanmaksızın Kurum tarafından yapılan çağrıları zamanında cevaplamayan, istenilen bilgi ve belgeleri öngörülen süre içinde vermeyen, Sigortalı işsizlerin işsizlik ödenekleri kesilir.

Ancak (c) ve (d) bendlerinde öngörülen ödeneklerin kesilme gerekçesinin ortadan kalkması halinde, işsizlik ödeneği ödenmesine yeniden başlanır. Şu kadar ki bu suretle yapılacak ödemenin süresi başlangıçta belirlenmiş olan toplam hak sahipliği süresinin sonunu geçemez.

Muvazzaf askerlik dışında herhangi bir nedenle silah altına alınanlarla hastalık ve analık nedeniyle geçici işgöremezlik ödeneği almaya hak kazanan sigortalı işsizlerin işsizlik ödeneklerinin ödenmesi bu durumların devamı süresince durdurulur. Kurumun müfettişleri ile sigorta müfettişleri, bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak Kurumlarının görev alanlarına giren hususlarda teftiş, kontrol ve denetleme yetkisini haizdirler.

Fonun kuruluşu yönetimi, denetimi, gelirleri, giderleri ile mal ve alacaklarının tabi olacağı hükümler

Madde 53- Bu Kanunun gerektirdiği görev ve hizmetler için mali kaynak sağlamak, piyasa şartlarında kaynaklan değerlendirmek, Kanunun öngördüğü ödemelerde bulunmak üzere "İşsizlik Sigortası Fonu" kurulmuştur.

Fon, Bakanın ve Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın Önerisi üzerine müşterek kararname ile atanan birer temsilci ile en fazla işçi ve işvereni temsil eden işçi ve işveren konfederasyonları tarafından seçilen birer üyeden oluşan dört kişilik Fon Yönetim Kurulunun kararları çerçevesinde Kurum tarafından işletilir ve yönetilir. Üyelerin görev süresi 4 yıldır. İlk defa atanan ve seçilen üyelerden, ikinci yılın sonunda biri kamu, diğeri sosyal taraflardan kura sonucu belirlenen iki üyenin yerine yeni üye ataması ve seçimi yapılır. Süreleri biten üyeler yeniden seçilebilir. Üyeliklerde süre dolmadan herhangi bir sebeple boşalma olduğu takdirde, boşalan üyelikler için bunların görev sürelerini tamamlamak üzere l ay içinde atama veya seçim yapılır. Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerinin görev süreleri dolmadan görevlerine son verilemez. Ancak atanmaları veya seçilmeleri için gerekli şartları kaybettikleri tespit edilenler ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlardan dolayı haklarında verilen mahkumiyet kararı kesinleşenler, süreleri dolmadan atanmalanndaki veya seçilmelerindeki usule göre görevden alınırlar. Fon Yönetim Kuruluna Bakanlık temsilcisi Başkanlık eder, Yönetim Kurulu üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır, kararların alınmasında oyların eşit olması durumunda Başkanın tarafı çoğunlukta sayılır.

Fon Yönetim Kurulu üyelerinin; Devlet memurluğuna atanabilme şartlarını taşımaları ve siyasi parti organlarında görevli bulunmamaları, ayrıca atama ile gelecek üyelerin hukuk, iktisat, maliye, finans, işletme, kamu yönetimi, sosyal politika veya iş hukuku dallarında en az lisans düzeyinde öğrenim yapmış olmaları zorunludur.

Toplantılara iştirak eden Yönetim Kurulu başkan ve üyeleri, her ay 8/6/1984 tarihli ve 233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki Kamu İktisadi Teşebbüsleri Yönetim Kurulu üyelerine tanınan mali haklardan yararlandırılırlar. Toplantıya katılmayan üyelerin ücretlerinden, Yönetim Kurulu Yönetmeliğine göre kesinti yapılır.

Fon Yönetim Kurulunun çalışmasına ve fon kaynaklarının değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar; Bakanlık, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, T.C. Merkez Bankası ve Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığının müştereken hazırlayacakları ve Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Fon, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetlenir.

Fonun; A) Gelirleri;

a)İşsizlik sigortası primlerinden,

b)Bu primlerin değerlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratlardan,

c)Fonun açık vermesi durumunda Devletçe sağlanacak katkılardan,

d)Bu Kanun gereğince sigortalı ve işverenlerden alınacak ceza, gecikme zammı ve faizlerden,

e)Diğer gelir ve kazançlar ile bağışlardan,

B)Giderleri;

a)Sigortalı işsizlere verilen ödeneklerden,

b)Hastalık ve analık sigortası primlerinden,

c)Meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi giderlerinden,

d)İşsizlik sigortası hizmetlerinin yerine getirilebilmesi için Fon Yönetim Kurulunun onayı üzerine Kurum tarafından yapılan giderler ile hizmet binası kiralanması, hizmet satın alınması, bilgisayar, bilgisayar yazılım ve donanımı alınması, Yönetim Kurulu üyelerinin ücret ve yolluk ödemelerinden, Oluşur.

Bu fon bütçe kapsamı dışında olup, gelirlerinden hiç bir şekilde kesinti yapılamaz ve Genel Bütçeye gelir kaydedilemez. Fon'un gelir ve giderleri üçer aylık dönemler halinde 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Kanuna göre ruhsat almış, denetim yetkisine sahip meslek mensubu Yeminli Mali Müşavirlere denetlettirilerek denetim raporlarının sonuçları ilan edilir.

Fon; 26/5/1927 tarihli ve 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 21/2/1967 tarihli ve 832 sayılı Sayıştay Kanununa tabi değildir. Fon gelirleri ile bu gelirlerle alman mallar Kuruma aittir. Kurumun malları 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bakımından Devlet malı hükmünde olup, alacakları da Devlet alacağı derecesinde ayrıcalıklıdır. Fon, damga vergisi hariç her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

İdari para cezaları ile idari işlemlere karşı itirazlar

Madde 54- Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle;

a)İşsizlik sigortasına ilişkin yükümlülükleri nedeniyle sigortalıların ücretlerinden indirim veya kesinti yapan işverenlere her bir sigortalı için 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 33 üncü maddesine göre sanayi kesiminde çalışan on altı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücret tutarında,

b)48 inci maddede öngörülen işten ayrılma bildirgesini Kuruma vermeyen işverenlere her bir fiil için ayrı ayrı 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 33 üncü maddesine göre sanayi kesiminde çalışan on altı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin iki katı tutarında, idari para cezası verilir.

İdari para cezaları tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edebilirler. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz.

İşsizlik sigortası uygulamasına ilişkin işlemlere karşı sigortalıların ve işverenlerin yapacakları itirazlardan Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen görevlerle ilgili olanlar adı geçen Kuruluşa, diğerleri ise Kuruma yapılır. İtirazların, işlemin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yapılması ve 30 gün içinde sonuçlandırılması zorunludur. Yapılan itirazlar daha önce yapılmış bulunan işlemlerin uygulanmasını geciktirmez. İtiraz yoluna başvurulmuş olması ilgililerin yargı yoluna başvurma haklarını ortadan kaldırmaz.

Yönetmelik

Madde 55- Bu Kanunda çıkarılması öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde çıkarılır.

Geçici Madde l- 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesi ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun 21 inci maddesinde öngörülen iş kaybı tazminatı İle işsizlik ödeneğini birlikte almaya hak kazananlara öncelikle iş kaybı tazminatı ödenir.

İş kaybı tazminatı için yapılan başvurular aynı zamanda işsizlik ödeneği talep başvurusu yerine de geçer. İş kaybı tazminatını alma süresi içerisinde Kurumca bir işe yerleştirilemeyen veya kendisi bir iş bulamayanlara bu Kanunda belirtilen esas ve usuller dahilinde işsizlik ödeneği verilir. Ancak iş kaybı tazminatı ödenen süreler işsizlik ödeneği ödenecek toplam süreden mahsup edilir.