Sayfalar

25 Eylül 2017 Pazartesi

SGK Genelgesi 2017/260; Genel Sağlık Sigortası

T.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Tarih: 07/09/2017                                                                  Sayı:  71256087-010.06-E.4521044
Konu : Genel Sağlık Sigortası Sağlık Aktivasyon İşlemleri

GENELGE 2017/ 26

Yürürlükte bulunan güncel mevzuatta yapılan değişikliklere göre 2011/50 sayılı Genelgenin sağlık hak sahipliği ile ilgili bölümü ve çeşitli zamanlarda yayımlanan farklı genelge ve genel yazıların yeniden gözden geçirilmesi, güncellenmesi ve konu bazında tekleştirilmesine ihtiyaç duyulmuştur.Yürürlükte bulunan güncel mevzuatta yapılan değişikliklere göre 2011/50 sayılı Genelgenin sağlık hak sahipliği ile ilgili bölümü ve çeşitli zamanlarda yayımlanan farklı genelge ve genel yazıların yeniden gözden geçirilmesi, güncellenmesi ve konu bazında tekleştirilmesine ihtiyaç duyulmuştur.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda (bundan sonra Kanun olarak anılacaktır), genel sağlık sigortası; kişilerin öncelikle sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşmaları halinde ise oluşan harcamaların finansmanını sağlayan sigorta, genel sağlık sigortalısı ise Kanunun 60 ıncı maddesinde sayılan kişiler olarak tanımlanmıştır. Genel sağlık sigortalısı sayılanlar ve sayılmayanlara Genel Sağlık Sigortası Tescil, Prim Ve Müstehaklık İşlemleri Yönetmeliğinde yer verilmiştir.

Genel sağlık sigortası aktivasyon işlemi; genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin, genel sağlık sigortası hak ve hizmetlerinden yararlandırılması amacıyla söz konusu kişilere ait bilgilerin Kurum kayıtlarıyla elektronik ortamda eşleştirilerek aktif hale getirilmesini ifade etmektedir. Buna göre yapılacak işlemler aşağıda açıklanmıştır.

BOLUM 1

1. GENEL SAĞLIK SİGORTALISI SAYILANLARIN KAPSAMA ALINIŞ TARİHLERİ

Genel sağlık sigortalısı sayılanların genel sağlık sigortası kapsamına alınış tarihleri; kendileri ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin Kurum sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmalarında çeşitli hak ve yükümlülükler getirdiğinden söz konusu kişilerin kapsama alınış tarihlerinin belirtilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Devamı ekte veya linktedir. 

İşe iade davası devam ederken imzalanan sulh sözleşmesine aykırılık

İşe iade davası devam ederken imzalanan sulh sözleşmesine aykırılık


İşe iade davası devam ederken tarafların kendi aralarında yaptıkları sulh sözleşmesi ile uyuşmazlığı sona erdirmeleri karşılaşılan bir durumdur. Fakat uygulamada genellikle bu sulh sözleşmelerinin işe başlatma ile ilgili bir düzenleme içermediği görülmektedir. İşe iade davası devam ederken imzalanan sulh sözleşmeleri ile genelde sadece tazminat yönünden anlaşıldığı ve tarafların asıl amacının işe geri dönmek de değil de haksız/geçersiz feshin sonrasında ödenecek tazminatın belirlendiği görülmektedir.

Peki uygulamada genellikle karşılaşılan bu durumun aksine; işe iade davası devam ederken yapılan sulh sözleşmesi ile işçinin işe iadesi kararlaştırılsa ve taraflar işçinin işe iade edileceği hususunda mutabık kaldıkları için boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatı konularında bir düzenleme yapsalar ancak işveren bu sözleşmeye aykırı davranarak işçiyi işe başlatmasa ne olur ?

Tarafların arasında imzalanan sulh sözleşmesinde boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatına dair hükümler bulunmadığı için sulh sözleşmesine aykırı olarak işe başlatılmayan işçi bu haklardan yararlanamayacak mıdır ?

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 19.04.2017 tarih ve 2015/9-1588 E ve 2017/784 K sy kararında tam da bu husus tartışılmıştır.

Karara konu olan olaylarda; İşverene karşı 183 işçi  işe iade davası açmış, dava devam ederken taraflar arasında imzalanan mahkeme dışı sulh sözleşmesine göre; "davalı şirket işçilere noter kanalı ile işe davet gönderecek, işçiler eski unvan ve görevlerinde işe başlatılacak, mahkemeye işe çağrı sebebi ile davanın konusuz kaldığı belirtilecek, yargılama giderleri ve 1/2 oranında vekalet ücretleri işverence ödenecek, protokol çerçevesinde kararlar temyiz edilmeyecektir"

Protokolün feshin geçersizliği ve işe iade davasında dosyaya sunulması üzerine mahkemece protokol gereğince feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiş, ancak işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.

İşveren ise protokole uygun davranarak işçileri işe davet etse de, işlerine başlatmamıştır.

Bu işçilerin içinde Konya 2.İş Mahkemesi'ne başvuran Davacılar Vekili;  iş sözleşmesi geçersiz sebeple feshedilen ve bu sebeple feshin geçersizliği ve işe iade davası açan davacı işçinin, protokol gereği feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası işe başlatılmadığını belirterek, işe başlatmama tazminatının ve işe başlatmama tarihine göre fark kıdem tazminatının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili ise feshin geçersizliği ve işe iade ile ilgili davanın kesinleştiğini ve kesin hüküm bulunduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Konya 2.İş Mahkemesince özetle; taraflar arasında imzalanan mahkeme dışı sulh sözleşmesinin mahkemeye ibrazı ile mahkeme içi sulh sözleşmesi haline geldiği, Mahkeme kararında boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı konusunda bir hüküm kurulmadığı, Ayrıca işçi tarafından hakkedilmiş olsa da kesin hüküm bulunduğu ve kararın tebliğ edilmemesi sebebi ile işçinin işe iade için başvurma süresinin başlamadığı gerekçeleri ile davayı reddetmiştir.

Davacı vekili kararı temyiz etmiş ve Dosyayı inceleyen Yargıtay 9.Hukuk Dairesi ise; öncelikle Medeni Kanunu'nun 2.maddesindeki dürüstlük kuralından bahsederek, Mahkemelerin hileli davranışlara alet olamayacağının altını çizmiştir.

Ayrıca Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'ne göre; protokol kapsamında verilen feshin geçersizliği ve işe iade kararında, işe başlatmama tazminatı yönünden olumlu yada olumsuz bir karar verilmediğinden, bu kararın bu davada istenen işe başlatmama tazminatı yönünden kesin hüküm oluşturmaz. Mahkemenin bu yöndeki gerekçesi hatalıdır. Kaldı ki davalı işveren protokol ve karar gereğini yerine getirmeyerek dürüstlük kuralını ihlal etmiş, davacının güvenini boşa çıkarmıştır. Bu sebeple işe başlatmama tazminatından sorumluluğu vardır.

Keza işe başvuru ve başlatılma konusunda tarafların iradesi birleşmiştir. Artık burada temyiz edilmeyeceği kabul edilen ve kesinleşen feshin geçersizliği ve işe iade kararının kesinleşme şerhli ilamının tebliğinin ve başvurunun bu tebliğden itibaren aranmasının gereği yoktur. Zaten protokol gereği davalı işveren davacıyı işe davet etmiş, ancak işe başlatmamıştır. Başvuru ve işe davet protokol gereğince kararlaştırılmıştır. Bu sebeple bu yöndeki gerekçe de isabetsizdir.

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'nin bu yöndeki bozmasına karşı Konya 2.İş Mahkemesi'nce direnilmiş ve dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nca; 9.Hukuk Dairesi'nin bozma kararındaki gerekçeler aynen benimsenerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

SONUÇ

1- İşe iade davası devam ederken imzalanan sulh sözleşmeleri geçerlidir ve uyulması gerekir.

2- İmzalanan sulh sözleşmesine uyulmayarak işçinin işe başlatılmaması halinde; protokolde yazmasa bile işçi lehine boşta geçen sürenin ücreti ve işe başlatmama tazminatı hükmedilmesi gerekir.

Yazarın Notu:

Meclis gündeminde yer alan İş Mahkemeleri Kanunu taslağına göre; işe iade davalarında imzalanacak olan Arabuluculuk tutanaklarında, boşta geçen süre ücret ile işçinin işe başlatılmaması halinde doğacak işe başlatmama tazminatlarının açıkça belirlenmesi zorunlu hale getirilmiştir.

AV. EREN EVREN, isveiscidavalari.com 25.09.2017

İşyerinde geçirilen kalp krizi de artık iş kazası!

İşyerinde geçirilen kalp krizi de artık iş kazası!


Geçtiğimiz yıl ekim ayında yayımlanan genelgeyle SGK artık işyerinde geçirilen kalp krizini de iş kazası olarak değerlendiriyor. Kalp krizi geçiren kişiye iş kazası sigorta kolundan sağlanan yardımlar yapılacak.

Günümüz dünyasında beslenme alışkanlıkları, stresli çalışma hayatı ve çevresel faktörler nedeniyle kalp krizi gibi rahatsızlıkların sayısında da ciddi artış gözleniyor. İşyerinde geçirilen kalp krizlerinin sayısında da artış var. Peki, işyerinde geçirilen kalp krizi iş kazası sayılıyor mu? Çalışanların maruz kaldığı stres ve iş hayatında yaşadıkları zorluklar fiziksel bütünlüklerini tehdit eder noktalara ulaşabiliyor. Özellikle ailesinde kalp rahatsızlığı bulunan kişiler ekstra risk altındalar. Kalp krizi eğer işyerinde gerçekleşmişse iş kazası kapsamında değerlendiriliyor.


'HANGİ NEDENLE' SORUSU

Ancak bu noktada işçinin hangi nedenle iş kazası geçirdiği de önemli. İşyerinde amiriyle tartışırken kalp krizi geçiren işçinin geçirdiği kazadan işveren de sorumlu. Ancak işçi sağlık sorunları nedeniyle iş kazası geçirmiş ise bu durumda işverenin sorumluluğu bulunmayabilir. Bir olayın iş kazası olarak değerlendirilmesi için işyerinde gerçekleşmiş olması gerekir. Ancak buradaki işyeri tanımı geniş değerlendirilir. Örneğin işverenin sağladığı taşıtlar, kadın işçinin çocuğunu emzirmesi için işyerinde sağlanan yer, dinlenme ve yemek yeme alanları da işyerinden sayılır.


UYGULAMADAN VAZGEÇTİ

SGK'nın Ekim 2016'da yayımladığı genelgeye kadar, işyerinde kalp krizi geçiren bir kişinin geçirdiği kalp krizinin niteliğine göre geride kalanlara aylık bağlanıp bağlanmayacağına karar veriyordu. Kalp krizi geçiren işçi, eğer dışarıdan bir etki olmaksızın ve işyerindeki bir olayla ilgi olmadan geçirmişse bunu iş kazası olarak değerlendirmiyor ve bu kişi eğer hayatını kaybetmişse, geride kalanlara aylık bağlamıyordu. Artık işyerinde geçirilen her kalp krizi SGK nezdinde de iş kazası olarak değerlendirilecek ve kalp krizi geçiren kişiye iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolundan sağlanan yardımlar yapılacak.


Yakınlarına aylık bağlanabilecek

Geçen yıl ekimde yayımlanan genelgeyle artık işyerinde gerçekleşen bütün kalp krizleri iş kazası olarak değerlendirilmeye başlandı. Böyle olunca da, işyerinde iş kazası geçiren ve hayatını kaybeden işçinin geride kalanlarına aylık bağlanabiliyor. Bunun yanında işyerinde iş kazası geçiren işçide oluşabilecek hasarlara binaen sürekli iş göremezlik geliri alınması da söz konusu oluyor.


SGK ve Yargıtay kararları birbirinden farklıydı

SGK'nın yayımladığı genelge öncesinde işyerinde kalp krizi geçiren kişinin yakınlarına SGK maaş bağlamıyordu. Ancak Yargıtay bu konudaki kararlarında SGK'nın kanundaki hakkı sınırlayan uygulamasını kanuna aykırı bularak bu durumdaki kişilere aylık bağlanmasına hükmediyordu. Böyle olunca da, SGK ekstra olarak mahkeme ve avukat masraflarıyla karşılaşıyordu. Diğer yandan konuyla ilgili dava açmayan kişiler de mağdur olmuş oluyordu.


Genelgeyle işleyiş değişecek

Yeni genelgesde işyerindeyken geçirdiği bir hastalık nedeniyle gerçekleşen ölümlerin de iş kazası sayılacağı yönünde hüküm var. İşyerinde felç, sara gibi rahatsızlıklar geçirerek hayatını kaybedenlerin yakınlarına da aylık bağlanmasını sağlayacak bu düzenlemeyle SGK iş kazası konusunda kapsamı genişletmiş oldu.

 

Geçmiş ne olacak?

SGK'nın genelgesi sonrası daha önce işyerinde kalp krizi geçirip hayatını kaybeden kişilerin yakınlarından dava açmayanlarla ilgili uygulamanın nasıl olacağı sorusu kafaları karıştırıyor. Bu durumdaki kişilerle ilgili olarak SGK'nın başvuru yapılmadan işlem yapması mümkün değil. Bu kişilerin tekrar SGK'ya başvuru yapmaları için konudan haberdar olmaları gerekiyor.

 

OKAN GÜRAY BÜLBÜL

aksam.com.tr