Sayfalar

19 Temmuz 2013 Cuma

Sosyal güvenlik hukukunda sigortalı sayılmayanlar, yardım kavramı ve geçici görevle ....

Sosyal güvenlik hukukunda sigortalı sayılmayanlar, yardım kavramı ve geçici görevle türkiye’ye gönderilen yabancı işçilerin sigortalılığı

1. Giriş

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun (S.S.G.S.S.K.), “Sigortalılığın Zorunlu Oluşu” başlıklı 92. maddesinde; “Kısa ve uzun vadeli sigorta kapsamındaki kişilerin; sigortalı ve genel sağlık sigortalısı olması; genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin ise genel sağlık sigortalısı olması zorunludur. Bu Kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak, vazgeçmek veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler geçersizdir” denmiştir. 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinde sigortalı sayılanlara, 5. maddesinde kısmen sigortalı sayılanlara yer verilmiş ve 6. maddesinde ise kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında sigortalı sayılmayanlar sıralanmıştır. Söz konusu maddede belirtilenlerin bir kesimi, hizmet sözleşmesi ile çalışmalarına karşın, yaptıkları işin türü, şahsına bağlı kimi özellikler gibi nedenlerle kapsam dışı bırakılmışlardır. Başka bir bölümü ise zaten 4. maddede sayılan nitelikte bir çalışma ya da faaliyete dayanarak çalışmayanlardır. [1] Yasaya göre sigortalı sayılmanın kesin ve tamamen önlenmesi durumu, yalnızca 5510 sayılı yasanın 6. maddesinde anılan bu kimseler bakımından söz konusudur. 6. maddede gösterilen kişilerin sayımı, sınırlı (tahdidi) niteliktedir. Dolayısıyla, sayılanların dışındaki kişilerin sigortalı sayılmayan olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. [2]

Kanunun 6. maddesinin son fıkrasında ise konuya ilişkin usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirtileceği ifade edilmiştir. Usul ve esaslara ilişkin 28.09.2008 tarihinde Kurum tarafından “5510 Sayılı Kanun Gereğince Sigortalı Sayılanlar, Sayılmayanlar, Sigortalılığın Başlangıcı, Kuruma Bildirilmesi ve Sona Ermesi Hakkında Tebliğ” [3] yayımlanmış ancak bu tebliğ 17.12.2011 tarihli tebliğ ile aynı tarihte yürürlükten kaldırılmıştır. [4] Konuya ilişkin 12.05.2010 tarihli Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin (S.S.İ.Y.) 10. maddesinde ve SGK’nın 22.02.2013 tarih ve 2013/11 sayılı Genelgesinde düzenlemeler yapılmıştır.

2. İşverenin İşyerinde Ücretsiz Çalışan Eşi ve Sosyal Güvenlik Hukukunda “Yardım” Kavramı (5510 sayılı Kanun md. 6/1/a Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/a Bendi)

2.1. İşverenin İşyerinde Ücretsiz Çalışan Eşi

Bir işverenin işyerinde ücret karşılığı çalışan ve ücretleri işyeri kayıt ve belgelerine usulüne uygun bir şekilde intikal ettirilen eş sigortalı sayılacak, ancak herhangi bir ücret ödenmeyen eş ise sigortalı sayılmayacaktır. Kanunda, işverenin işyerinde çalışan çocukları, ana, baba ve kardeşleri için herhangi bir istisna hükmü yer almadığından, işverenin hısımları hizmet akdine dayanarak çalıştıkları takdirde sigortaya tabi tutulacaklardır. Ancak, baba veya anasına ait işyerinde çalışan mümeyyiz küçüklerin, vasinin iştiraki ile yazılı olarak yapılmış ve hakim tarafından tasdik edilmiş bir hizmet akdi mevcut olmadıkça sigortalı sayılmalarına imkan bulunmamaktadır. Bununla beraber işverenin 18 yaşını bitirmiş veya 18 yaşından evvel evlendiğinden reşit sayılmış çocukları hizmet akdi mevcut ise sigortalı sayılacaklardır (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

Evlilikte eşlerin birbirlerine maddi bir çıkar gözetmeksizin yardımda bulunması olduğundan (Türk Medeni Kanunu md. 185) karısına veya kocasına ait işyerinde çalışan eşin prensip olarak ücretsiz çalıştığı kabul olunmak gerekir. Bu durumda da sigortalılık söz konusu olmaz. Aksine bir durum varsa yani ücretli çalışma söz konusu ise artık ortada bir iş sözleşmesinin varlığı kabul olunur ve çalışan eş de sigortalı sayılır. Hiç şüphesiz burada eşten maksat Medeni Kanunun karı-koca olarak nitelendirdiği kişilerdir. Bu nedenle arada evlilik bağı bulunmadan birlikte yaşayan kadın ve erkek bu istisna hükmünün dışında kalır. [5]

Bu kuralı değerlendirebilmek için eşin konumunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Eğer eş veya çocuklar herhangi bir işçinin yerine geçerek, ekonomik bir değer ifade edecek şekilde çalışmakta iseler, mevcut aile bağı onların işçi sayılmasını engellemeyecektir. Ekonomik değer sağlayarak çalışmak; yapılan işin piyasa değeri olması anlamına gelmektedir. Yapılan iş nedeniyle mutlaka bir karşılık alınması gerekliliği yoktur. Bir diğer deyişle, bir şahıs yanında hizmet gördüğü kişiye kazanç sağlarken, kendisi kazanç sağlamayabilir. Nitekim işçi olmak için ücret almak koşul iken, sigortalı olmak için ücret almak koşulu bulunmamaktadır (5510 sayılı Kanun md. 82/2. fıkra). Değinilen nedende, “ücret almayan eş” ifadesi ile Aile Hukukuna özgü eşler arası yardım yükümünü yerine getiren eşin kastedildiğini anlamak gerekir. Aksi halde, örneğin nikahsız eşe tanınan sigortalı olma hakkının nikahlı eşten esirgenmesi önemli bir çelişki oluşturacaktır. [6]

2.2. Sosyal Güvenlik Hukukunda “Yardım” Kavramı

Sosyal güvenlik hukukunda “yardım” kavramı; Türk Medeni Kanunu açısından Aile Hukuku çerçevesinde ve sadece işverenin ücretsiz çalışan eşine, Aile Hukukunda yer verilen eşler arası yardım yükümünü aşmaması kaydıyla; yani işçi yerine geçip ekonomik değer sağlamadığı durumlarda ortaya çıkar. Bunun haricinde işverenin 18 yaşından büyük çocukları, anne-babası, kardeşleri, akrabaları ya da arkadaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanmaksızın işverene yardım etmesi mümkün değildir ve herhangi bir ücret almasalar da bu kişiler sigortalı sayılır. Örneğin restoran işleten işveren, bankada birkaç saat işi olduğu için işyerinin yönetimini ve kasasını eşine emanet etmek isteyecektir. Bu gibi istisnai durumlarda sigortalılıktan bahsedilemez. Ancak restoran işleten bir işveren, işçilerinden birinin izinli olması sebebiyle, işlerin yoğun olduğu öğlen saatlerinde bir arkadaşından servis elemanı olarak kendisine yardım etmesini talep ederse bu kişi birkaç saat çalışsa dahi sigortalı sayılacaktır.

3. Aynı Konutta Hısımlar Arasında Yapılan İşlerde Çalışanlar (5510 sayılı Kanun md. 6/1/b Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/b Bendi)

Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü dereceye kadar (üçüncü derece dahil) olan hısımlar arasında ve aralarına dışarıdan başka kimse katılmayarak bir konut içinde yapılan işlerde çalışanlar sigortalı sayılmamakta, aynı konut içinde yaşayan ve müştereken bir işi yapanlar arasındaki hısımlık derecesi, üçüncü dereceden sonraki bir derece hısımlığı ise bunların veya hiç hısımlık münasebeti bulunmayanların çalıştıkları tespit edildiği taktirde, bu durumda konut, bir işyeri niteliği kazanmış olacağından, bu konut içinde yapılan işlerde çalışanlar sigortalı sayılacaktır (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

Aile ekonomisi çerçevesinde yapılan işlerde çalışanları işçi olarak görmek ve onları çalışma mevzuatına tabi tutmak gerçekçi bir davranış sayılmaz. Bu nedenle hem İş Hukuku (4857 sayılı Kanun md. 4/1/d bendi) hem de Sosyal Sigorta Hukuku düzenlemeleri konut içinde birlikte çalışan hısımları bazı koşullarda kapsamına almamaktadır. [7] Sigortalı sayılmamak için, öncelikle işin konut içinde yapılması gerekir. Konut, mesken anlamını taşımakta olup; ev, kat, daire gibi olağan yatma kalkma yeri niteliğindedir. İşyeri amacıyla kullanılan yerde geçici veya sürekli olarak yatılması, o yerin konut olarak kullanıldığı anlamına gelmez. İkinci olarak, çalışanlar aynı konutta birlikte yaşamalı ve 3. dereceye kadar (3. derece dahil) hısım olmalıdırlar. Hangi derecedeki kişilerin bu kapsama gireceği 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 17. maddesinde; “Kan hısımlılığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan doğum sayısıyla belli olur. Biri diğerinden gelen kişiler arasında üstsoy-altsoy hısımlılığı; bir diğerinden gelmeyip de ortak bir kökten gelen kişiler arasında yansoy hısımlığı vardır” denilerek kan hısımlığı, 18. maddesinde ise; “Eşlerden biri ile diğer eşim kan hısımları, aynı tür ve dereceden kayın hısımları olur. Kayım hısımlığı, kendisini meydana getiren evliliğin sona ermesiyle ortadan kalkmaz” denilerek de kayın hısımlığı hüküm altına alınmıştır. Türk Medeni Kanunun 17. ve 18. maddeleri gereğince; bir kişinin çocukları, babası ve annesi birinci dereceden; torunları, büyükbaba ve anneannesi, kardeşleri ikinci dereceden; yeğenleri, torun çocukları, amca, hala, dayı ve teyzeleri üçüncü dereceden, kan ve civar hısımları sayılmaktadır. [8]

İş Kanunundaki düzenleme 5510 sayılı Kanun ile kısmi farklılıklar göstermektedir. Aradaki ilk farklılık, İş Kanunu bakımında yapılan işin “el sanatı” özelliği göstermesi gerekliliğidir. İkincisi ise 5510 sayılı Kanunda aranan “aynı evde birlikte yaşama” koşulunun İş Kanununda aranmamasıdır. Söz konusu nedenle örneğin, sepet ören bir aile İş Kanunu dışında kalacak, evde beş adet örgü makinesi var ise burada İş Kanunu uygulanacaktır. 5510 sayılı Kanunda bu ayrım olmadığı için evde makine örgüsü faaliyeti de sosyal sigortaların kapsamı dışında kalacaktır. [9] - [10]

4. Ev Hizmetlerinde Çalışanlar –Ücretle ve Sürekli Olarak Çalışanlar Hariç- ve Apartman Görevlilerinin Sosyal Güvenliği (5510 sayılı Kanun md. 6/1/c Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/c Bendi)

Mülga 506 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin (1/d) bendi ile ev hizmetlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanlar 24/11/1987 tarihinden itibaren sigortalı sayılmışlardır. Kanunun 6’ncı maddesinin (c) bendi ile aynı uygulama devam ettirilmiş, ev hizmetlerinde çalışanlardan ücretle ve sürekli olarak çalışanlar sigortalı sayılmış olup, ücretsiz ve süreksiz çalışanlar sigortalı sayılmamıştır. Ev hizmetleri: çamaşır ve bulaşık yıkama, ütü yapma, cam silme, yemek yapma gibi evin gündelik işleyişine yönelik çalışmalardır. 4857 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinde nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denilmektedir. Ev hizmetlerinde ücretle çalışanların yapmış oldukları işin niteliği bakımından öncelikle sürekli iş olup olmadığının belirlenmesi gerekmekte olup, sigortalılığın sağlanabilmesi için evle bağlantılı işlerin ücretle ve belli bir süreklilik içinde yapılıyor olması, süreklilik için çalışmanın belirli bir yoğunluğa ulaşması şartının aranması gerekmektedir. Çalışanın her hafta aynı gün aynı eve ev işinde çalışmak üzere gelmesi hali sürekli çalışma olarak nitelendirilecek, belirsiz aralıklarla ve çağrı üzerine yapılıyorsa, bu durumda ne kadar sürmüş olursa olsun, süreksiz çalışma olarak değerlendirilecektir (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

Kişilerin sigortalı olması için yapılan sözleşmenin mutlaka tam gün esasına tabi olması gerekmemektedir. Çünkü, kısmi zamanlı sözleşmelerde, sürekli olmak koşulunu taşıdıkları için, çalışanları yasa kapsamına gireceklerdir. [11] Apartmanların kapıcılık, kalorifercilik, bahçıvanlık, bekçilik, gibi işlerini görenler “ev hizmetlerinde çalışanlar”dan sayılmadıklarından sigortalıdırlar. Bunların işvereni Kat Malikleri Kurulu üyeleri, işveren vekilleri ise yöneticidir. Konut dışındaki iş hanı, pasaj gibi yerlerde bu işleri görenlerin de sigortalı oldukları kuşkusuzdur. [12]

12. Askerlik Hizmetlerini Er ve Erbaş Olarak Yapmakta Olanlar İle Yedek Subay Okulu Öğrencileri (5510 sayılı Kanun md. 6/1/d Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/ç Bendi)

Fiili askerlik hizmeti; silah altına alınmakla başlayıp, terhis tarihinde sona ermekte, askerlik hizmetini yapanlar, Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının a bendine (SSK’lı) tabi çalışsalar dahi sigortalı sayılmamaktadır. Ancak, 1111 sayılı Askerlik Kanununun 78’inci maddesine göre; askerlik hizmetini yapmakta olanlara verilen sıhhi izinlerin üç aydan fazlası, normal izinlerin ise her yıl için bir aydan fazlası, firarda geçen süreler muvazzaf askerlik hizmetinden sayılmadığından, söz konusu sürelerde geçen sigortalı hizmetlerin Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Erken terhis mahiyetinde izinli sayılanlar bu sürede çalıştıkları takdirde sigortalı sayılacaklardır (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

5510 sayılı Kanunun md. 6/1/d bendinde: “Askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri” denmekte ancak 12.05.2010 tarihli S.S.İ.Y.’nin md. 10/1/ç bendinde: “Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi (Bağ-Kur’lular) kapsamında sigortalılıkları devam edenler hariç olmak üzere, muvazzaf askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri” denmektedir. Yönetmeliğin ilgili bendi, 16.06.2011 tarihli, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği’nin 2. maddesi ile 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; “Yönetmeliğin 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan, “Kanunun 4’üncü maddesi birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentleri” ibaresi, “Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi” şeklinde değiştirilmiştir. Özetle; S.S.İ.Y.’de 16.06.2011 tarihinde yapılan değişiklikle, 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere askerlik hizmetini yapan er, erbaş ve yedek subay okulu öğrencileri, Kanunun md. 4/1/a bendi (SSK’lı) ve md. 4/1/c (Emekli Sandığı-Kamu Görevlisi) kapsamında değil ama md. 4/1/b (Bağ-Kur) kapsamında sigortalı olabileceklerdir.

Bununla birlikte Yargıtay’ın 506 sayılı Yasa ile ilgili olarak verdiği eski kararlarına göre, askerlik döneminde izinli bulunduğu sırada bir işverenin yanında iş sözleşmesiyle md. 4/1/a bendi (SSK’lı) kapsamında çalışmış bulunanlar bu dönem için sigortalı sayılacaklardır (Yargıtay 10. H.D., 17.11.1983, E. 4296, K. 5380). Yargıtay bu görüşünü isabetli olarak 5510 sayılı Kanun döneminde de sürdürmektedir (Yargıtay 10. H.D., 11.05.2009, E. 2182, K. 8588). Askerlik hizmetini yapmakta olanlar sigortalı sayılmamakla birlikte, askerlikte geçen sürenin sonradan borçlanılarak sigortalılık süresine saydırılması mümkündür. [13] Yargıtay kararlarının özüne bakıldığında yasa metninden ziyade fiili durumun esas alındığı anlaşılmaktadır.

6. Yabancı Bir Ülkede Kurulu Herhangi Bir Kuruluş Tarafından ve O Kuruluş Adına ve Hesabına Türkiye'ye Bir İş İçin Gönderilen ve Yabancı Ülkede Sosyal Sigortaya Tâbi Olduğunu Belgeleyen Kişiler (5510 sayılı Kanun md. 6/1/e Bendi, S.S.İ.Y. md. 10/1/d Bendi, 2013/11 ve 2011/43 sayılı Genelgeler)

506 sayılı Kanunun mülga 3’üncü maddesinin 2/a bendi gereğince, 06/08/2003 tarihinden önce bir işveren emrinde çalışan ve Türk uyruklu olmayan kimseler hakkında kısa vadeli sigorta kolları, yazılı istekte bulunmaları halinde ise haklarında istek tarihinden sonraki ay başından itibaren malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları uygulanmıştır. 4958 sayılı Kanunla 06/08/2003 tarihinden itibaren söz konusu madde değiştirilerek yabancı uyruklu sigortalılar isteklerine bakılmaksızın tüm sigorta kollarına tabi tutulmuşlar, 01/10/2008 tarihinden itibaren de Kanunun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasının c bendi ile yine isteklerine bakılmaksızın 4’üncü maddenin birinci fıkrasının a bendi (SSK) kapsamında tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışmalarına imkan sağlanmıştır.

6.1. Sosyal Güvenlik Sözleşmesi İmzalanmamış Ülkede Kurulu Bir Kuruluş Tarafından O Kuruluş Adına Geçici Olarak Çalışmaya Gönderilenler (2013/11 Sayılı Genelge 5. Kısım 1. Bölüm, 2011/43 Sayılı Genelge)

S.S.İ.Y.’nin 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereğince, 02/03/2011 tarihinden itibaren yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye’ye bir iş için en fazla üç ay süreyle gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tabi çalıştığını ya da kendi çalışmalarından dolayı aylık aldığını belgeleyen kişiler sigortalı sayılmayacaklar ancak, üç aydan fazla süre için çalışma izni alınan sigortalılar işe başlama tarihinden sonra geçen üçüncü ayın bitiminden itibaren sigortalı olacaklardır.

Geçici görevli olarak çalıştığı üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra ülkemizden ayrılan ya da ayrılmadan yeniden çalışma izni talep edilen yabancı uyruklular hakkında üç aylık süre şartı aranmaksızın çalışmaya başladıkları tarihten itibaren sigortalı bildirimleri yapılacaktır. Ancak, üç aylık çalışma süresini doldurmadan ülkemizden ayrılan ya da ülkemizde bulunduğu halde çalıştığı işinden ayrılan yabancı uyrukluların yeniden aynı ya da başka bir iş için çalışma izni alarak çalışmaya başlamaları halinde, ilk çalışma izinlerinde kullandıkları sürenin üç aya tamamlandığı tarihten sonra sigortalı sayılacaktır. Diğer bir ifade ile aynı kişi için bir defaya mahsus olmak üzere fasılalı ya da fasılasız üç aylık istisnai süre verilecektir.

S.S.İ.Y.’nin yayımlandığı 02/03/2011 tarihinden önce geldikleri ülkede sigortalı olmaları nedeniyle ülkemizde sigortalı sayılmayanlar için üç aylık süre 02/06/2011 tarihinde sona erecek, bu sigortalılardan çalışmaya devam edecek olanlar 03/06/2011 tarihinden itibaren sigortalı sayılacaklarından, işverenleri tarafından işe giriş bildirgeleri en geç 02/06/2011 tarihine kadar Kuruma verilecektir. Yabancı uyrukluların geçici görevli oldukları sürelerinin dolduğu tarihten itibaren sigortalılıklarının sağlanabilmesi için, çalışma izni aldıkları sigortalılardan yabancı kimlik numarası olanların işe giriş bildirgeleri elektronik ortamda, yabancı kimlik numarası olmayanların işe giriş bildirgeleri ise kağıt ortamında, işverenler tarafından en geç üç aylık sürenin dolduğu tarihe kadar Kuruma verilecektir.

Örnek 1

Geçici görevle gelen ve Bakanlıkça 16/3/2013-16/9/2013 süresi için çalışma izni verilen ve geldiği ülkede sosyal güvenliğinin sağlandığını belgeleyen Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı için en geç üç aylık sürenin dolduğu 16/6/2013 tarihinde sigortalı işe giriş bildirgesi Kuruma verilecek, 17/6/2013 tarihinde sigortalılığı başlatılacaktır.

Örnek 2

Geçici görevle gelen ve Bakanlıkça 15/3/2012-15/8/2012 süresi için çalışma izni verilen ve geldiği ülkede sosyal güvenliğinin sağlandığını belgeleyen Hindistan vatandaşı, 15/04/2012 tarihinde görevini tamamlayıp ülkemizden ayrılmıştır. Yeniden geçici görevli olarak gelen bu sigortalıya 12/10/2012-12/04/2013 süreleri için Bakanlıkça çalışma izni verilmiştir. Bu kişi daha önce bir ay sigortasız olarak çalıştığı için üç aylık sürenin tamamlanacağı 13/12/2012 tarihinden itibaren sigortalı sayılması gerektiğinden sigortalı işe giriş bildirgesinin en geç 12/12/2012 tarihine kadar verilmesi gerekir.

6.2. Sosyal Güvenlik Sözleşmesi İmzalanmış Ülkede Kurulu Bir Kuruluş Tarafından O Kuruluş Adına Geçici Olarak Çalışmaya Gönderilenler (2013/11 Sayılı Genelge 5. Kısım 1. Bölüm, 2011/43 Sayılı Genelge)

Sosyal güvenlik sözleşmelerinde temel kural, çalışılan ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olmaktır. Ancak, işverenleri tarafından geçici bir süre ile diğer akit ülkeye gönderilenler, uluslararası nakliyat işinde çalışanlar, elçilik, konsolosluk, misyon ve benzeri yerlerde çalışan ve gönderen ülkenin sivil ve askeri personelleri, akit taraflardan birinin bayrağını taşıyan gemilerde veya akit ülkenin limanlarında çalışanlar çalıştıkları ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olmayacaklardır.

Ülkemiz ile taraf ülkeler arasında imzalanan ikili ya da çok taraflı sosyal güvenlik sözleşmelerinde yer alan hükümler uyarınca, yabancı ülke mevzuatına tabi kişilerin akit ülkede kurulu kuruluş tarafından belirli bir işin icrası amacıyla geçici olarak ülkemize gönderilmesi halinde, sigortalının kendi ülkesinde çalışıyormuş gibi iş merkezinin bulunduğu ülkenin mevzuatına tabi tutulması kuralı getirilerek mükerrer sigortalılık önlenmiştir.

Geldiği ülkenin sosyal güvenlik kurumu tarafından, kendi ülkesinin mevzuat hükümlerine göre sosyal güvenliklerinin sağlandığına ilişkin sözleşmelerle belirlenmiş formülerleri Kurumumuza ibraz eden kişiler, ilgili ülke ile aramızda imzalanmış olan sosyal güvenlik sözleşmesinde öngörülen süre ve bu süreye ilave edilecek süre kadar sigortalı sayılmayacaklardır.

Geldikleri ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak kendi çalışmalarından dolayı aylık alanlar dahil geçici görevli olarak ülkemizde çalışanlar sigortasız sayıldıkları sürelerin bittiği tarihten itibaren Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi (SSK) kapsamında sigortalı olacaklardır. Ancak, ilk görevlendirme süreleri dolduktan sonra işin uzaması durumunda geçici görevin uzatılması talebinin sigortalı veya işverence sözleşmeli ülkenin sigorta kurumuna iletilmesi ve bu kurumun talep etmesi halinde, bu talep Kurumumuzca sözleşmeler kapsamında değerlendirilerek geçici görevinin uzatılması talebi uygun bulunan kişiler sözleşmede öngörülen uzatma süresince de ülkemiz mevzuatından muaf tutulmaya devam edilecektir. Ülkemiz ile yabancı ülkeler arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmelerinde geldikleri ülkede sosyal sigortaya tabi olduklarını belgeleyenlerin ülkemizde ne kadar süre ile sigortalı olmayacakları ekteki tabloda belirtilen süreler dikkate alınarak belirlenecektir.

Sözleşmelere Göre Geçici Görev Uygulamaları

Sıra

Sözleşmeli Ülke

Geçici Görev Süresi

Uzatılabilecek Süre

1

İngiltere

-

Geçici görevle bulunduğu sürece kayıtlı olduğu ülke mevzuatı uygulanır.

2

F. Almanya (14) [14]

5 yıl

3 Yıl

3

Hollanda (15) [15]

12 ay

Mutabık kalınan süre kadar

4

Belçika

24 ay

Mutabık kalınan süre kadar

(Uygulamada 60 ay ile sınırlandırılıyor.)

5

Avusturya

24 ay

Mutabık kalınan süre kadar

6

İsviçre

24 ay

Mutabık kalınan süre kadar

7

Fransa

3 yıl

Mutabık kalınan süre kadar

(Uygulamada 6 yıl ile sınırlandırılıyor.)

8

Danimarka

12 ay

İşin bitimine kadar (mutabakat koşulu ile)

9

İsveç

12 ay

12 ay

10

Norveç

12 ay

Mutabık kalınan süre kadar

11

Libya (16) [16]

Geçici görevlendirme uygulaması bulunmamaktadır.

12

K.K.T.C

24 ay

Mutabık kalınan süre kadar

13

Makedonya

24 ay

60 aya kadar uzatılabilir

14

Azerbaycan

24 ay

60 aya kadar uzatılabilir

15

Romanya

24 ay

60 aya kadar uzatılabilir

16

Gürcistan

24 ay

60 aya kadar uzatılabilir

17

Bosna-Hersek

24 ay

60 aya kadar uzatılabilir

18

Kanada

24 ay

60 aya kadar uzatılabilir

19

Kebek

60 ay

Mutabık kalınan süre kadar

20

Çek Cumhuriyeti

24 ay

Mutabık kalınan süre kadar

21

Arnavutluk

24 ay

60 aya kadar uzatılabilir

22

Lüksemburg

12 ay

12 ay

23

Hırvatistan

24 ay

60 aya kadar uzatılabilir

24

İtalya (17)[17]

12 ay

Mutabık kalınan süre kadar

25

Portekiz (18) [18]

12 ay

Mutabık kalınan süre kadar

26

İspanya (19) [19]

12 ay

Mutabık kalınan süre kadar<![endif]>

Örnek 1

Fransa’da sigortalı olarak çalışırken 14/04/2010-14/04/2013 tarihleri arasında Türkiye’ye geçici görevli olarak gönderilen Fransız uyruklu kişi, 14/04/2013 tarihinden itibaren 3 yıl daha uzatma talebinde bulunmuş ve talebi uygun görülmüştür. Ülkemiz ile Fransa arasında sosyal güvenlik sözleşmesine göre uzatma süresi de dahil altı yıl süreyle geçici görevli olarak çalışma hakkı bulunduğundan bu kişi 14/04/2016 tarihine kadar Kanun kapsamında sigortalı sayılmayacaktır.

Örnek 2

Avusturya’da sigortalı olarak çalışırken, 01/01/2011-01/01/2013 tarihleri arasında Türkiye’ye geçici görevli olarak gönderilen Avusturya uyruklu kişi 01/01/2013 tarihinden itibaren 7 yıl daha uzatma talebinde bulunmuş ve talebi uygun görülmüştür. Ülkemiz ile Avusturya arasında sosyal güvenlik sözleşmesine göre uzatma süresinde herhangi bir kısıtlama bulunmadığından bu kişi uzatılan sürede de Kanun kapsamında sigortalı sayılmayacaktır.

Örnek 3

Lüksemburg’da sigortalı olarak çalışırken 15/03/2012-15/03/2013 tarihleri arasında Türkiye’ye geçici görevli olarak gönderilen Lüksemburg uyruklu kişinin 15/03/2013 tarihinden itibaren 1 yıllık uzatma talebi uygun bulunmuştur. Ülkemiz ile Lüksemburg arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesine göre geldiği ülkenin mevzuatına tabi kalma süresi 12 + 12 = 24 ay ile sınırlandırıldığından bu kişi 15/03/2014 tarihine kadar uzatılan sürede de Kanun kapsamında sigortalı sayılmayacaktır.

7.Türkiye'de Kendi Adına ve Hesabına Bağımsız Çalışanlardan, Yurt Dışında İkamet Eden ve O Ülke Sosyal Güvenlik Mevzuatına Tâbi Olanlar (5510 sayılı Kanun md. 6/1/e Bendi, S.S.İ.Y. md. 10/1/d Bendi ve 2013/11 Sayılı Genelge 5. Kısım 2. Bölüm)

7.1. Yabancı Ülkede Sigortalı Sayılanlar (2013/11 Sayılı Genelge 5. Kısım 2. Bölüm ve 2011/43 Sayılı Genelge)

Ülkemiz ile arasında sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerde sigortalı sayılanlardan, ülkemizde kendi adına ve hesabına bağımsız çalışacak olanlar hakkında, sosyal güvenlik sözleşmeleri, idari anlaşmalar ve protokollerde mevzuata tabi olmaya ilişkin düzenlemelerde belirlenen esaslara göre işlem yapılacaktır. Sosyal güvenlik sözleşmelerinde hangi ülke mevzuatına tabi olunacağına ilişkin düzenleme bulunmayan veya ülkemiz ile arasında sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde ikamet edip o ülkelerde sigortalı sayılanların bu sigortalılıklarından dolayı Türkiye’de kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmaya başlamaları halinde Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi (Bağ-Kur) kapsamındaki sigortalılıkları başlatılmayacaktır.

Örnek

Ülkemiz ile arasında sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan Suudi Arabistan’da ikamet eden ve şirket ortaklığından dolayı bu ülkede sigortalılığı bulunan sigortalının, Türkiye’de de şirket ortağı olması durumunda ikamet ettiği ülkedeki sigortalılığından dolayı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılığı başlatılmayacaktır. Türkiye’de ikamet eden ve kendi adına ve hesabına çalışması bulunanlar sosyal güvenlik sözleşmelerindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla yabancı ülke sosyal güvenlik mevzuatına tabi olup olmadıklarına bakılmaksızın Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılacaklardır.

7.2. Yabancı Ülke Mevzuatına Göre Aylık Alanlar (2013/11 Sayılı Genelge 5. Kısım 2. Bölüm ve 2011/43 Sayılı Genelge)

Ülkemiz ile arasında sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerden aylık alanlardan ülkemizde kendi adına ve hesabına bağımsız çalışacak olanlar hakkında, sosyal güvenlik sözleşmeleri, idari anlaşmalar ve protokollerde mevzuata tabi olmaya ilişkin yapılmış düzenlemelerde belirlenen esaslara göre işlem yapılacaktır. Sosyal güvenlik sözleşmelerinde hangi ülke mevzuatına tabi olunacağına ilişkin düzenleme bulunmayan veya ülkemiz ile arasında sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerden aylık alanlar Türkiye’de kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmaya başlamaları halinde 1/10/2008 tarihinden sonra Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılacaktır.

Örnek

Ülkemiz ile arasında sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan Avustralya’dan yaşlılık aylığı almakta olan ve Türkiye’de ikamet eden kişinin 25/7/2009 tarihinde Türkiye’de başlayan basit usulde vergi mükellefiyetine istinaden Kanunun 4/1/b kapsamında sigortalılığı aynı tarih itibariyle başlatılacaktır.

Ülkemizle arasında sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerde sigortalı sayılanlar, akit ülkede sigortalı olduklarını gösterir mutabakatı sağlanmış belgeyi, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde sigortalı sayılanlar ise o ülkede belge vermeye yetkili kuruluşlardan alacakları sigortalı olduklarını gösterir belgeyi kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalıştıkları yerdeki yetkili Sosyal Güvenlik İl Müdürlüklerine/Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüklerine vereceklerdir.

7.3. Sosyal Güvenlik Destek Primine Tabi Olma (2013/11 Sayılı Genelge 5. Kısım 2. Bölüm ve 2011/43 Sayılı Genelge)

01/10/2008 tarihinden önce yabancı bir ülkedeki çalışmalarından dolayı yaşlılık veya malullük aylığı almakta olanların Türkiye’de mülga 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olmayı gerektirecek faaliyetlerde bulunduklarında sosyal güvenlik destek primine tabi tescillerinin yapılması, 01/10/2008 tarihinden itibaren ise bahsi geçen sigortalıların Türkiye’de kendi adına ve hesabına bağımsız faaliyetlerde bulunmaları halinde sosyal güvenlik destek primine tabi olmadan ikili sosyal güvenlik sözleşmelerinde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla uzun vade sigorta kollarına tabi olarak prim ödemeleri gerekmektedir.

Örnek 1

01/05/2000 tarihinden itibaren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden yaşlılık aylığı alan kişinin, Türkiye’de 20/04/2004 tarihinden itibaren şirket ortağı olması nedeniyle aynı tarih itibariyle sosyal güvenlik destek primine tabi tutulacak ve 30/09/2008 tarihi itibariyle bu kesinti sona erdirilip şirket ortaklığının devam etmesi halinde 01/10/2008 tarihi itibariyle Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında (Bağ-Kur) sigortalılığı başlatılacaktır.

Örnek 2

15/04/1998 tarihinden itibaren Kanada’dan malullük aylığı alan kişinin, Türkiye’de 10/03/2009 tarihinde gerçek usulde vergi mükellefiyeti başlaması nedeniyle sosyal güvenlik destek primine tabi olmadan 10/03/2009 tarihi itibariyle Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında (Bağ-Kur) sigortalılığı başlatılacaktır. 3201 sayılı Kanuna göre borçlanma yaparak Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında (SSK) aylık bağlananlardan (b) bendi kapsamında (Bağ-Kur) çalışması bulunan sigortalılar 01/10/2008 tarihinden itibaren (b) bendi kapsamında (Bağ-Kur) sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışamazlar. Ancak bu sigortalıların 5997 sayılı Kanun ile değişik 3201 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin (b) fıkrasında yapılan düzenlemeyle 19/06/2010 tarihinden itibaren sosyal güvenlik destek primi kapsamında tescillerinin yapılması gerekmektedir. Bu nedenle 3201 sayılı Kanuna göre borçlandıkları süreler dikkate alınarak Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi (SSK) kapsamında yaşlılık aylığı bağlananlardan (b) bendine (Bağ-Kur) tabi çalışması bulunanların 01/10/2008 tarihinden itibaren 19/06/2010 tarihine kadar (b) bendi (Bağ-Kur) kapsamında tescil işlemlerinin yapılması ve 19/06/2010 tarihinden itibaren ise sosyal güvenlik destek primi kapsamında sigortalı sayılmaları gerekmektedir.

Örnek 3

Yurtdışındaki çalışmalarından dolayı 01/03/2009 tarihinde 3201 sayılı Kanuna göre 4/a kapsamında borçlanma talebinde bulunarak yaşlılık aylığı bağlanan sigortalının 15/08/2009 tarihinde vergi kaydına istinaden (b) bendi kapsamında çalışması başlamıştır. Sigortalının 15/08/2009 tarihinde (b) bendi kapsamında sigortalılığı başlatılarak 18/06/2010 tarihinde sona erdirilecek, 19/06/2009 tarihinden itibaren de sosyal güvenlik destek primi kapsamında tescili yapılacaktır.

8. Uygulamalı Eğitim Gören Öğrenciler (5510 sayılı Kanun md. 6/1/f Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/e Bendi)

Resmi meslek ve sanat okulları ile yetkili resmi makamların müsaadesiyle kurulan meslek veya sanat okullarında tatbiki mahiyette yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler sigortalı sayılmayacaklardır (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

Yasa söz konusu durumu “Resmi meslek ve sanat okulları ile yetkili resmi makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında ve yüksek okullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan, tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler” uzun ve kısa vadeli sigorta dallarının kapsamı dışında kalır şeklinde açıklamıştır (5510 sayılı S.S.G.S.S.K. md. 6/1/f bendi). Düzenleme ile sadece meslek ve sanat okulu öğrencileri değil ayrıca yüksek okul öğrencileri de kapsam dışı bırakılmışlardır. Yüksek okul ibaresi dar yorumlanacak olur ise, fakülte öğrencileri kapsam içinde kalırlar sonucuna ulaşılabilir. Ancak, düzenlemenin amacı dikkate alındığında ayrıca fakülte öğrencilerini kapsam dışında saymak gerekir. Aynı nedenle, öğrencileri için uygulamalı eğitim olanağı veren yüksek lisans programı öğrencilerini de sosyal sigortaların kapsamına almamak uygun olacaktır. [20]

Sayılan okullarda normal eğitim süresi içerisinde öğrencilerin derslerindeki bilgilerini uygulamaya koymalarıyla ilgili çalışmaları (örneğin meslek lisesinde motor tamirine ilişkin uygulamalı derslerdeki atölye çalışmaları) sigortalı niteliğini kazandırmayacaktır. Buna karşın ders süresi dışında öğrencinin okulda çalıştırılması veya derslerinde elde ettikleri teorik bilgileri uygulamaya yönelik nitelikte olmayan çalışmaları sigortalı sayılmalarını doğuracaktır. [21]

9. Sağlık Hizmet Sunucuları Tarafından İşe Alıştırılmakta Olan Veya Rehabilite Edilen, Hasta Veya Malûller (5510 sayılı Kanun md. 6/1/g Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/f Bendi)

Sağlık müesseselerinde işe alıştırılmakta olan hasta veya maluller sigortalı sayılmayacaklardır. Uygulamada bu tür çalışma şekli daha ziyade rehabilitasyon merkezlerinde görülmektedir. Rehabilitasyon; doğuştan veya sonradan kaza veya hastalık sonucu beden ve ruh kusuru olanların tedavi edilerek veya eğitilerek sosyal ve ekonomik hayata uygun bir duruma sokulması, yeni bir işe alıştırılması demektir. Rehabilitasyon merkezlerinde veya benzeri kuruluşlarda, hastalık veya kaza geçirenlere işe alıştırılmaları maksadıyla üretimle ilgili çalışmalar yaptırılması ve buna karşılık kendilerine ücret ödenmesi söz konusu olmakla beraber bu durumda hizmet akdi mevcut olmadığından rehabilite edilenler sigortalı sayılmayacaklardır (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

10. 4’üncü Maddenin Birinci Fıkrasının b (Bağ-Kur-Serbest Çalışanlar) ve c (Emekli Sandığı-Kamu Görevlileri) Bentleri Gereği Sigortalı Sayılması Gerekenlerden 18 Yaşını Doldurmamış Olanlar (5510 sayılı Kanun md. 6/1/h Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/g Bendi)

5510 sayılı Kanuna göre 4’üncü maddenin birinci fıkrasının b (Bağ-Kur-Serbest Çalışanlar) ve c (Emekli Sandığı-Kamu Görevlileri) bentleri gereği sigortalı sayılması gerekenlerden 18 yaşını doldurmamış olanlar uzun ve kısa vadeli sigortalı sayılmamaktadır (5510 sayılı S.S.G.S.S.K. md. 6/1/h bendi). [22] Düzenlemenin istisnası ise Kanunun md. 6/2. fıkrasında gösterilmiştir: Bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre mahkemece ergin kılınmak suretiyle, öğrenimleriyle ilgili görevlerde (işlerde) çalışanlar hakkında, 5510 sayılı Kanunun md. 4/1/b-c bentleri kapsamına girecek şekilde sigortalı niteliğini kazanmaları yönünden 5510 sayılı Kanunun md. 6/1/h bendindeki “18 yaşın bitirilmiş olması” şartı aranmayacaktır.

On sekiz yaşından küçük olanların sigortalı sayılmamaları sadece Kanunun md. 4/1/b-c bendi uyarınca sigortalılık bakımından geçerlidir. Bir hizmet sözleşmesine göre çalışanlar (md. 4/1/a bendi-SSK’lılar) on sekiz yaşından küçük olsalar da sigortalı sayılırlar. Bu yaklaşım İş Kanunun çalıştırma yaşına ilişkin hükümleri ile de uyumludur. Zira İş Kanunun 71. maddesinde çalıştırma yaşı kural olarak onbeş olup, bazı koşulların varlığı halinde on dört yaşını tamamlayanların işçi olarak çalışma hakları bulunmaktadır. Bu nedenle Kanunun md. 4/1/a bendi (SSK’lılar) uyarınca sigortalı olanlar bakımından böyle bir sınırlama öngörülmemesi isabetli olmuştur. [23] Ancak, bu yaş öncesi geçen süre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası (uzun vadeli sigorta kolları) süresinden sayılmamakta, sadece ödenen primler prim ödeme gün sayısına eklenmektedir (5510 sayılı S.S.G.S.S.K. md. 32/2. fıkra). [24]

Uygulamanın istisnası da 506 sayılı Kanuna göre 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında, 5510 sayılı Kanunun md. 38/2. fıkrasındaki sigortalılık süresinin 18 yaşının doldurulduğu tarihten başlayacağına ilişkin hükmün uygulanmayacak olmasıdır (5510 sayılı S.S.G.S.S.K. geçici md. 6). [25]

11. Kamu İdarelerinde ve Kanunun Ek-5’inci Maddesi Kapsamında Sayılanlar Hariç Olmak Üzere, Tarım İşlerinde veya Orman İşlerinde Hizmet Akdiyle Süreksiz İşlerde Çalışanlar (5510 sayılı Kanun md. 6/1/ı Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/ğ Bendi)

Tarım ve orman işlerinde çalışanlar, kamu idarelerinde ve Kanunun ek-5’inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar sigortalı sayılmayacaklardır (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

Bilindiği gibi nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş denir (4857 sayılı İş Kanunu 10. md). Tarım ve orman işlerinden ne anlaşılması gerektiği 5510 sayılı Kanunda gösterilmemiş, sadece bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyet tanımına yer verilmiştir. Bu konuda Bakanlığın 506 sayılı Kanun dönemine ilişkin 1977 tarihli genelgesinden (Resmi Gazete, 28.10.1977, No:16098) yararlanmak mümkündür. Anılan genelgeye göre orman ve tarım işleri deyimi: arazide, deniz, göl ve nehirlerde; ekim, dikim, bakım ve yetiştirme yolu ile bitki, orman, hayvan, balık ve bunların mahsullerinin ıslahını ifade eder. 6111 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 5. madde ile; özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanlar SGK’ya başvuru tarihinden itibaren sigortalı sayılmıştır. Bunların sigortalı sayılması için 5510 sayılı Kanunun md. 4/1-a (SSK)- b –(Bağ-Kur/Serbest Çalışan) – c (Emekli sandığı-Kamu Görevlisi) kapsamında, isteğe bağlı sigorta kapsamında ve mülga 506 sayılı Kanunun geçici 20. madde (özel sandıklar) kapsamında sigortalı olmaması, kendi çalışmalarından dolayı kendilerine aylık/gelir bağlanmamış olmaması ve örneği Kurumca hazırlanmış ve ilgili muhtarlık, kuruluş, birlik, il veya ilçe tarım müdürlükleri tarafından tasdik edilmiş belgelerle başvuruda bulunmaları gerekir. [26]

12. Tarımda Bağımsız Çalışanlardan Geliri Düşük Olanlar ile 65 Yaşından Büyük Olanlardan Talepte Bulunanlar (5510 sayılı Kanun md. 6/1/ı Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/h Bendi)

Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler ile 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanlar sigortalı sayılmamıştır (5510 sayılı Kanun md.6/1/ı bendi). Tarımsal faaliyet: Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını ifade eder (5510 sayılı Kanun md. 3/19).

Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendine tabi olanlardan ziraat odalarından, ziraat odalarının bulunmadığı yerlerde ise tarım il/ilçe müdürlüklerinden alacakları (Ek-2) muafiyet belgesi ile belgeleyerek on gün içinde Kuruma intikal ettirilenlerin sigortalılıkları belgenin düzenlendiği tarihten; bu süreyi geçirenlerin sigortalılıkları ise belgenin Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihten itibaren; Kurumca ziraat odalarından veya ziraat odalarının bulunmadığı yerlerde tarım il/ilçe müdürlüklerinden alınan kayıtlardan resen tescili yapılanların Kurumca sigortalılık tescillerinin tebliğ edildiği tarihten itibaren 10 gün içerisinde ziraat odalarından veya ziraat odalarının bulunmadığı yerlerde tarım il/ilçe müdürlüklerinden alacakları ve re'sen tescil tarihinden geriye doğru en fazla 1 yıla ilişkin olmak üzere (Ek-2/A) muafiyet belgesi ile belgelemeleri ve belgenin düzenlenme tarihinden itibaren 1 ay içerisinde Kuruma ibraz etmeleri halinde muafiyetin başlangıç tarihi itibariyle (Ek ibare: RG-16/6/2011-27966) yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten itibaren sona erer, bu tarih sigortalılarca Kuruma bildirilir (S.S.İ.Y. md. 14/2/k. bendi).

13. Diğer Bağımsız Çalışanlardan Geliri Düşük Olanlar (5510 sayılı Kanun md. 6/1/k Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/ı Bendi)

Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlardan, aylık faaliyet gelirlerinden bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler sigortalı sayılmaz (5510 sayılı S.S.G.S.S.K. md. 6/1/k bendi).

Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendine tabi olanlardan esnaf ve sanatkârlar odaları birliklerinden alacakları (Ek-2) muafiyet belgesi ile belgeleyerek on gün içinde Kuruma intikal ettirenlerin sigortalılıkları belgenin düzenlendiği tarihten; bu süreyi geçirenlerin sigortalılıkları ise belgenin Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihten itibaren; Kurumca ticaret sicil müdürlüklerinden alınan kayıtlardan resen tescili yapılanların Kurumca sigortalılık tescillerinin tebliğ edildiği tarihten itibaren 10 gün içerisinde esnaf ve sanatkârlar odaları birliklerinden alacakları ve resen tescil tarihinden geriye doğru en fazla 1 yıla ilişkin olmak üzere (Ek-2/A) muafiyet belgesi ile belgelemeleri ve belgenin düzenlenme tarihinden itibaren 1 ay içerisinde Kuruma ibraz etmeleri halinde muafiyetin başlangıç tarihi itibariyle sona erer, bu tarih sigortalılarca Kuruma bildirilir (S.S.İ.Y. md. 14/1/c bendi).

14. Kamu İdarelerinin Dış Temsilciliklerinde İstihdam Edilenler (5510 sayılı Kanun md. 6/1/l Bendi ve S.S.İ.Y. md. 10/1/i Bendi)

Kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde çalışanlar Kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu sözleşmeli personelden, bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumunda sigortalı olduğunu belgeleyenler ile kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen sözleşmeli personelin uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde ve temsilciliğin bulunduğu ülkenin ilgili mevzuatının zorunlu kıldığı hallerde, işverenleri tarafından bulunulan ülkede sosyal sigorta kapsamında sigortalı yapılanlar sigortalı sayılmayacaklardır (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

15. Türkiye’deki Dış Temsilciliklerde Çalışanlar

Ülkemizde faaliyette bulunan büyükelçilik ve konsolosluklarda ilgili ülkenin temsilcileri ayrıca ihtiyaç duyulan hizmetler için istihdam edilen Türk vatandaşları bulunabilmektedir. Konu ile ilgili kurallar 24.04.1964 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesinde bulunmaktadır (Sözleşmenin 48. maddesi). Sözleşme, konsolosluklarda çalışanları iki gruba ayırmaktadır. Bulunulan ülke sosyal sigorta mevzuatından “bağışık tutulanlar” ve “bağışık sayılmayanlar”. Bağışık tutulanlar; devlet hizmeti gören konsolosluk mensupları ve onların özel hizmetlerini gören personeldir. Bu kural özel personel için Türk olmama, Türkiye’de devamlı ikamet etmeme ve sigorta güvencesi olma hallerinde geçerlidir. Aksi durumlarda; yani Türk vatandaşı olma, Türkiye’de ikamet etme ve sigortasız olma durumunda özel hizmet dahi görüyor olsalar, bu kişiler Türk sosyal güvenlik mevzuatına tabi olacaklardır. Bağışıklılığın uygulanmadığı kişiler; yani diplomat olmayan ve onların özel hizmetlerini görmeyenler, yabancı uyruklu olsalar da Türk sosyal güvenlik mevzuatına dahil olurlar (5510 sayılı S.S.G.S.S.K. md. 4/2/c bendi). Dış temsilciliklerde çalışan Türk uyruklu kişilerde sigortalı yapılacaklardır. Örneğin, ülkemizdeki Danimarka Büyükelçiliğinde yaklaşık 40 yıl sigortasız çalışmış olan bir Türk’ün açmış olduğu hizmet tespit davası, Viyana Sözleşmesi esas alınarak, Yüksek Mahkeme tarafından kabul edilmiştir (Yargıtay 10. H.D., 14.10.1993, E. 1993/5620, K. 1993/10875). [27] Mülga sosyal güvenlik kanunları ile Kanunun geçici 2’nci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlananlardan elçilik, konsolosluk, misyon ve benzeri yerlerde çalışmaya devam edenlerden sosyal güvenlik destek primi kesilecektir.

Diplomatik masuniyeti bulunmayan yabancı kuruluşlar ile dini kuruluşlarda (patrikhane, kilise gibi) işverenlerle aralarında hizmet akdi bulunmak şartıyla çalışan Türk personel ise 5510 sayılı Kanunun md. 4/1/a (SSK) bendine göre zorunlu sigortalı sayılacaktır. [28] Ayrıca Türkiye’de bulunan AB, NATO, BM, UNESCO gibi uluslar arası kuruluş temsilciliklerinde çalışan yabancılar ise md. 6/1/e bendi kapsamında –gönderen ülkede sigortalı olduğunu belgeleyebilenler- girmeleri durumunda sigortalı sayılmayacaklardır. [29]

16. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu, Bağımsız Spor Federasyonları Tarafından Yapılan Her Türlü Gençlik ve Spor Faaliyetleri İle Bu Faaliyetlerle İlgili Kamp, Eğitim ve Hazırlık Çalışmalarında Süreklilik Arz Etmeyecek Şekilde Görevlendirilenler (5510 sayılı Kanun md. 6/1/m Bendi)

Gençlik ve spor faaliyetlerinde görevlendirilenler ülkemizde sporun ve spor dallarının geliştirilmesi, yaygınlaştırılması Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Spor Genel Müdürlüğü aracılığı ile yürütülmekte olup tüm spor faaliyetleri bu teşkilatın merkez ve taşra birimleri aracılığıyla yapılamadığından gençlik ve spor kulüpleri, üniversiteler, kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak faaliyetlerin büyük bölümü kendi teşkilatı dışında fahri olarak görevlendirilen kişiler aracılığıyla sürdürülmektedir. Gençlik hizmetleri ve spor il müdürlükleri spor faaliyetlerinde görevlendirilen bu kişilere Bakanlar Kurulunun 23/7/2001 tarihli ve 2001/2863 sayılı Kararı ile kabul edilen 31/8/2001 tarihli ve 24409 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Gençlik ve Spor Hizmetleri Uygulamasında Görevlendirileceklere Ödenecek Ücretlerle İlgili Esaslar” dahilinde ücret ödenmekte, görevlendirilen kişiler bu işleri asli görevlerinden ayrı olarak yürütmekte ve günde en fazla 2 saat, haftada en fazla 8 saat olmak üzere ayda 40 saat çalışılabilmektedirler. Kanunun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasına 6353 sayılı Kanunla 12/07/2012 tarihinden itibaren ilave edilen (m) bendi Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu, bağımsız spor federasyonları tarafından yapılan her türlü gençlik ve spor faaliyetleri ile bu faaliyetlerle ilgili kamp, eğitim ve hazırlık çalışmalarında süreklilik arz etmeyecek şekilde görevlendirilenler hobi amaçlı bu çalışmalarından dolayı sigortalı sayılmayacaklardır (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

17. Özel Durumlar

17.1. Talepleri Doğrultusunda 5434 Sayılı Kanun Kapsamına Alınanlar (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

5434 sayılı Kanunun mülga ek 76’ncı maddesi uyarınca süresi kanunlarla belirlenen görevlere atanan veya seçilenlerden görevleri süresinde sona erenlerin, 5434 sayılı Kanunun mülga geçici 192’nci maddesi uyarınca da sözleşmeli personel olarak çalışmakta iken istekleri üzerine 5434 sayılı Kanunun mülga geçici 191’inci maddesine göre Kurumumuzla ilgilendirilenlerden, her ne sebeple olursa olsun görevlerinden ayrılarak diğer sosyal güvenlik kurumları ile ilgili görevlerde çalışanların, istekleri üzerine yazılı başvuruda bulunmaları ve her ay emekli keseneklerini ve kurum karşılıklarını da yatırmaları şartıyla evvelce kurulmuş olan ilgileri devam ettirilmektedir. Bunlardan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi veya geçici 20’nci madde kapsamındaki sandıklara tabi olmalarını gerektiren işlerde çalışanların keseneklerinin tamamı ve işveren hissesi ile % 20 karşılık arasındaki farkın tamamı kendileri tarafından, işveren hissesi de çalıştıran işyerinden tahsil edilerek Kuruma ödenmektedir. Buna göre, Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine veya geçici 20’nci madde kapsamındaki sandıklara tabi sigortalı olmalarını gerektirecek bir işte çalışan mülga geçici 192’nci veya mülga ek 76’ncı madde iştirakçilerinin bu çalışmaları devam ettiği sürece kesenek ve karşılıkları 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre ödeneceğinden bu sürelerde Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı sayılmayacaklardır.

Örnek

28/03/2004-28/03/2009 tarihleri arasında belediye başkanı olarak görev yapan ve bu görevi sona erdikten sonra 12/6/2009 tarihinde Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı olan, bu çalışması devam ederken 15/9/2009 tarihli talebine istinaden bu tarihten itibaren 5434 sayılı Kanunun mülga ek 76’ncı maddesi kapsamında ilgi devamı sağlanan sigortalı, 12/6/2009-14/9/2009 tarihleri arasında Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 15/9/2009 tarihinden sonra ise Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılacaktır.

17.2. Ücretsiz İzin Verilen Öğretim Üyeleri (2013/11 sayılı Genelge, 1. Kısım 3. Bölüm).

2547 sayılı Kanuna 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen geçici 59’uncu madde ile yükseköğretim kurumları dışında mesleki faaliyette bulunmak ve meslek veya sanatlarını serbest olarak icra etmek isteyen öğretim üyelerine 26/08/2011 tarihinden itibaren iki yıla kadar ücretsiz izin verilebileceği hükme bağlanmıştır. Geçici 59’uncu madde uyarınca ücretsiz izin verilen öğretim üyelerinin kadroları ile ilişikleri devam ettiğinden, istekleri halinde ücretsiz izinde geçen süreleri bu sürelere ait emeklilik keseneği ve kurum karşılıkları 5434 sayılı Kanunun mülga ek 72’nci maddesine göre tahsil edilmek suretiyle fiili hizmet süresine eklenebileceğinden, bu sürede Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında zorunlu sigortalı ya da isteğe bağlı sigortalı olamayacaklar ve bu kapsamlarda ödedikleri primleri de geçerli sayılmayacaktır. 2547 sayılı Kanunun geçici 59’uncu maddesi kapsamında ücretsiz izin kullanan öğretim üyeleri bu sürelerde Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı sayılmayacaklardır.

18. Geçici Köy Korucuları

Geçici köy korucusu olarak çalıştırılanlar, bu çalışmalarından dolayı 5510 sayılı Kanunun uygulanmasında kısa ve uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmamışlardır. Ancak, düzenlemede genel sağlık sigortası kapsam dışında bırakılmamıştır (442 sayılı Kanun md. 74/7. bendi -3816 sayılı Yeşil Kart Kanunu kapsamında sağlık güvencesine alınmışlardır). [30]

19. Dernek Yöneticileri

Dernekler Kanununa göre, seçimle işbaşına gelen dernek başkanları ile yönetim ve denetim kurullarında görev alan kimseler, dernek tüzel kişiliği aralarında bir iş sözleşmesinin varlığı kabul edilmediğinden sigortalı sayılamazlar. [31]

 

18 Temmuz 2013

Murat YETİK

Sosyal Güvenlik Denetmeni

muratyetik@gmail.com

[1] Güzel-Okur-Caniklioğlu, Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta, İstanbul, 14. Bası, Ekim 2012, s. 136

[2] Korkusuz-Uğur, Sosyal Güvenlik Hukukuna Giriş, Ekin, Bursa, 2. Baskı, 2010, s. 180

[3] Resmi Gazete, 28.09.2008, Sayı: 27011

[4] Resmi Gazete, 17.12.2011, Sayı: 28145, “5510 Sayılı Kanun Gereğince Sigortalı Sayılanlar, Sayılmayanlar, Sigortalılığın Başlangıcı, Kuruma Bildirilmesi ve Sona Ermesi Hakkında Tebliğin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Tebliğ”

[5] Tuncay-Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta, İstanbul, 14. Bası, Eylül 2011, s. 254

[6] Ali Nazım Sözer, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 1. Baskı, Mart 2013, s. 88

[7] Ali Nazım Sözer, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 1. Baskı, Mart 2013, s. 89

[8] Korkusuz-Uğur, Sosyal Güvenlik Hukukuna Giriş, Ekin, Bursa, 2. Baskı, 2010, s. 181-182

[9] Ali Nazım Sözer, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 1. Baskı, Mart 2013, s. 90

[10] 5510 sayılı S.S.G.S.S.K.’da evde yapılan işlerin niteliği belirlenmemiştir. Bu sebeple evde yapılacak işlerin sınırlarının çizilmemesini ve daraltılmamasını savunanlar olduğu gibi (Ali Nazım Sözer, a.g.e. s. 90; Korkusuz-Uğur, a.g.e. s.182) bu işlerin el sanatları, sepetçilik, süs eşyaları, hediyelik eşya, oyuncak imali, dokumacılık vb. işler olarak sınırlarının çizilmesinin ve İş Kanunu md. 4/1/d bendi çerçevesinde anlaşılması gerektiğini de düşünenler vardır (Güzel-Okur-Caniklioğlu, a.g.e. s. 138; Tuncay-Ekmekçi, a.g.e. s. 255).

[11] Ali Nazım Sözer, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 1. Baskı, Mart 2013, s. 92

[12] Müjdat Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması, Beta, İstanbul, 10. Baskı, Şubat 2011, s. 101

[13] Tuncay-Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta, İstanbul, 14. Bası, Eylül 2011, s. 256

[14] Almanya yetkili makamının talebi ve Kurumumuzca uygun görülmesi halinde öncelikle 24 ay daha sonra mutabık kalınacak süreye kadar görev süresi uzatılabilir (Sözleşme maddesi 6).

[15] Hollanda yetkili makamının talebi üzerine Kurumumuzca uygun görülmesi halinde 12 aylık süre kullanılmadan doğrudan mutabık kalınan süre kadar görev süresi belirlenebilir (Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesi madde 18).

[16] Sadece Türkiye’de iş üstlenen Libya’lı işveren yanında çalışan Libya vatandaşı ülkemizde çalıştığı sürece Libya mevzuatına tabi olacaktır. Ancak bunlar genel sağlık sigortası yönünden Türk mevzuatına tabi kalacaklardır.

[17] İtalya ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmamakla birlikte Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre uygulama yürütülmektedir.

[18] Portekiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmamakla birlikte Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre uygulama yürütülmektedir.

[19] İspanya ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmamakla birlikte Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre uygulama yürütülmektedir.

[20] Ali Nazım Sözer, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 1. Baskı, Mart 2013, s. 97

[21] Korkusuz-Uğur, Sosyal Güvenlik Hukukuna Giriş, Ekin, Bursa, 2. Baskı, 2010, s. 185

[22] Ali Nazım Sözer, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 1. Baskı, Mart 2013, s. 98

[23] Güzel-Okur-Caniklioğlu, Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta, İstanbul, 14. Bası, Ekim 2012, s. 143

[24] Ali Nazım Sözer, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 1. Baskı, Mart 2013, s. 98

[25] Korkusuz-Uğur, Sosyal Güvenlik Hukukuna Giriş, Ekin, Bursa, 2. Baskı, 2010, s. 186

[26] Tuncay-Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta, İstanbul, 14. Bası, Eylül 2011, s. 252-253

[27] Ali Nazım Sözer, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 1. Baskı, Mart 2013, s. 102-103

[28] Korkusuz-Uğur, Sosyal Güvenlik Hukukuna Giriş, Ekin, Bursa, 2. Baskı, 2010, s. 143

[29] Tuncay-Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Beta, İstanbul, 14. Bası, Eylül 2011, s. 259

[30] Ali Nazım Sözer, Türk Sosyal Sigortalar Hukuku, Beta, İstanbul, 1. Baskı, Mart 2013, s. 102-103

[31] Müjdat Şakar, Sosyal Sigortalar Uygulaması, Beta, İstanbul, 10. Baskı, Şubat 2011, s. 105

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder